Olaylar Ve Görüşler

3. yılında Gezi analizi

28 Mayıs 2016 Cumartesi

2013 yılının yaz ayları başlarken, Türk halkı sosyal ve toplumsal hayata ilişkin konularda ülke yönetimine uyarıda bulundu. İstanbul’un merkezi Taksim’deki Gezi Parkı’nda bulunan ağaçların kesilmesi üzerine başlayan direniş dalga dalga büyüdü. Genç yaşlı herkes, iki hafta süre ile ülkenin en büyük kentinin göbeğinde rüyalarındaki gibi bir ülke inşa ettiler.

Toplumsal hareket

Gezi Direnişi, ortak amaç için bir araya gelen insanların kollektif bir eylemi, yani toplumsal bir hareket idi. Toplumsal hareketlerde, en başlarda, formel olmayan açık organizasyon biçimleri egemendir. İnsanlar genellikle, hareketin ardından birlik dernek, parti, vakıf vb.) oluştururlar. Hareket, sonradan, ya üzerine geliştirilmiş yapılar ve biçimler oluşarak etkisini sürdürür ya da bu süreçler oluşmaz ve hareketin etkileri kaybolur.

Gezi’nin analizi

Gezi, “toplumsal hareket” niteliği ile başarılı kabul ediliyor. “Politik hareket”e dönüşme boyutunda ise başarıdan söz etmek biraz zor. Toplumsal açıdan, lideri ve görünen bir örgütlenmesi olmayan bu direniş, yeşilin yok edilmesine izin vermedi. Taksim’deki parkın yok edilmesi önlendi. İstanbullular bugün de Gezi Parkı’nda dolaşıyor, oturuyor, dinleniyor, çay içiyor ve kitap okuyorlar. Ancak, politik olarak ortada bir başarı yok. Örneğin; halk, Gezi olaylarından sonraki ilk genel seçimlerde iktidar partisinin 13 yıldır sahip olduğu Meclis çoğunluğunu elinden aldı. Ne var ki, muhalefet partileri 7 Haziran 2015 seçimlerinde elde edilen bu sonucu değerlendiremediler.

Direniş sonrası

Politik muhalefetin etkisiz kalması nedeni ile Gezi Direnişi’nden sonra kitleler haklarını kendileri korumaya başladılar. Soma’da termik santral kurmak için 7 bin ağacı kesen firmaya karşı, Yırca köylüleri dava açtılar. Santralın olumlu ÇED kararı, yerel mahkeme tarafından iptal edildi. Yeşil Yol projesi için Çamlıhemşin ilçesinde yöre sakinleri, kesilen yoldan yaylaya gidemeyince, insan zinciri ile taş taşıyarak yeni bir yol oluşturdular. Samistal Yaylası’na ulaşan grup, iş makinesinin önüne geçerek yol çalışmasını durdurdu. Üsküdar’daki Validebağ Korusu’nun doğal haliyle kalması için mahalleliler geceli gündüzlü nöbet tuttular. Planlanan cami koruda değil, ama bitişiğindeki arsa üzerine inşa edildi. Edirne’de park alanındaki inşaatı engellemek isteyen 75 yaşındaki bir kadın, inşaat kepçesinin önüne oturdu. Belediye başkanından alanda bir şey yapılmayacağına dair söz aldıktan sonra alandan ayrıldı. Fatih’teki Yedikule Bostanları’nı yıkmaya gelen zabıta ekipleri, çevrede yaşayan vatandaşların direnişi karşısında geri çekildi. Yaşam savunucularının bostancılarla birlikte direnişi sonucunda yıkım durduruldu.

Dünyanın en zengin bitki örtüsüne sahip noktalarından biri olan Cerattepe ormanları yok edilmek istenince; Artvinliler direndiler ve maden çalışmalarının durdurulmasını sağladılar. Yukarıda örnekleri verilen çok sayıdaki eylemde, direnen kitlelerin dilinde ve hafızasında hep Gezi’deki sloganlar vardı.

Demokrasi ve muhalefet

Gezi Direnişi ile birlikte, demokrasi anlayışı tartışılmaya başlandı. “Temsili Demokrasi”, halkın kendi seçtiği temsilciler tarafından idare edilmesidir. “Katılımcı Demokrasi” ise, halkın alınan kararlarda etkili olmasıdır ve referandum, halk vetosu, halk teşebbüsü gibi araçlar ile uygulanır. Temsili demokrasi; halkın dört veya beş yılda bir oy verip, köşesine çekildiği bir düzen durumuna geldiği için; bugün, demokrasi kavramında yeni açılımlar aranmaktadır. Bu da, bireyleri süreçlere doğrudan katmayı hedefleyen katılımcı demokrasi anlayışıdır.

Demokrasinin kaçınılmaz unsuru olan muhalefet, halkın var olan düzene karşı savunulmasıdır. Temsili demokrasilerde politik muhalefet, katılımcı demokrasilerde ise toplumsal muhalefet etkilidir. 2013 yılının yaz aylarında, yeşili yok ederek betona önem veren rant anlayışına karşı gösterilen politik muhalefet etkisiz kaldığı için, toplumsal muhalefetin bileşenlerinden birisi olan 18-25 yaş aralığındaki gençler başkaldırdılar. Gezi, bize, yeni bir demokrasinin eşiğinde olduğumuzu gösterdi. Temsili demokrasinin taleplere yanıt veremediğini ve toplumsal muhalefete olanak veren, katılımcı demokrasi ihtiyacının öne çıktığını ortaya koydu.

Gezi ruhu

Gezi Parkı için sokağa çıkan direnişçiler o günden bu yana evlerine dönmediler. Doğayı talan edecek her girişime başkaldırıyorlar. Tepkilerini Gezi’de nasıl dile getirdiler ise çevreyi tahrip edecek her girişime karşı yürüyüş yaparak, tencere ve tavalarla, şarkılar söyleyerek karşı çıktılar. Eylem alanları, çadırlar, tenteler ve yiyecek mekânları ile canlı birer yaşam alanı oldu. Eylemciler gece gündüz demeden sonuç alıncaya kadar alanları terk etmiyorlar.

Toplumsal bir hareket olarak ‘Gezi’ aslında devam ediyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları