Bir başkadır madenci direnişi

28 Mayıs 2016 Cumartesi

Sadece ülkemizin değil, dünya emek tarihinin, en kitlesel, en uzun soluklu, en yüksek katılımlı, en direngen eylemlerle gerçekleştirilmiş 50 günlük Zonguldak Büyük Madenci Direnişi henüz toplumsal sonuçları ile ülkemizde yeterince değerlendirilmemiş, sanat yansımaları boyutu ile de toplumsal belleğimize kazılamamıştır... İnsanlığın bilincine kazılı Hemingway’in romanı “Gazap Üzümleri”nde anlatılan Amerika’nın tarım işçilerinin büyük yürüyüşü birkaç gün ve birkaç bin tarım işçisinin hak arayışlarını anlatır...
Zonguldak maden işçilerinin direnişlerinde, kalabalık yabancı konukların olmadığı günlerde 30-50 binlik, önemli konukların ağırlandığı günlerde hep yüz binin üstünde katılımlar yaşanırdı... Uzak köylerinden yürüyerek direniş merkezlerine gelecek işçilerin ayakkabılarının dayanması kollanırdı. Yeraltında kazma kürekle çalışan işçi için saatler süren yürüyüşler yorucu bile sayılmadığından, çok sık pantolonlarına sığmadıkları yakınmalarına tanıklığım oldu... Sloganlardaki “Çankaya’nın şişmanı” Cumhurbaşkanı Özal madenci direnişini kıramadığına öfkeli, Başbakan’ının protokol metnine imza attığı sözleşmeyi kabul ettirmemesi, direnişin Zonguldak dışına taşmasını getirdi...
Ankara için programlanmış eylem hazırlığına göre, işçileri parça parça taşımak için, ülkenin her yerinden dayanışma otobüsleri gelecekti... Sabahın alacakaranlığında yola çıkış için Zonguldak merkezinde toplanıldığında, araçların yollarının kesildiği öğrenildi... Ne merkezde toplanmış ne de Ankara yolu üzerinde köylerine en yakın anayola çıkacak işçi gruplarının geri çevrilmesinin olanaksız olacağı düşünüldü... Kışın karlı ayazında yürünebildiği kadar yürünülecekti. Çok doğaldır ki araçlarla birkaç dakikada varılması hesaplanmış Ankara yolu üzerindeki kavşaklara sırasıyla en erkeninden saatler, kimilerine çok saatler sonra varılabiliyordu.. Ellerinde en çok ekmek, az katıklı yiyecek torbaları saatlerce beklemiş işçilerde, yürüyerek gelen, giderek yüzbinlere ulaşacak korteji beklerken kargaşa hak götüre... Genel Maden-İş Eylem Komitesi adına Sabri Cebecik elindeki megafondan işçilere kendi ocaklarının kortejini bekleyerek sıraya katılmalarını duyuruyordu sadece. Bir kez olsun, bir kişiden “Neden geç kaldınız, neden yürüyoruz?” anlamına gelebilecek bir sesleniş duymadım. İşçi sınıfı örgüt disiplini doğalarında vardı...

***

Geriye dönüşte yaşanan bir başka anıya geçmeden edemeyeceğim... 12 Eylül’ün karabasan yasaklı düzeninde en çok emekçileri, kazanılmış haklarını vuran yasaklı anayasa ile yüzleştiğimiz günlerdi... O tarihlerde Türkİş’in de danışmanlığını yapan, Uluslararası Çalışma Örgütü, sendikal hareketler, çok sayıda ülke sendikasında da en son Zonguldak Madenİş’in büyük direnişinin de danışmanlığını yapmış, ışıklar içinde yatsın Sevgili Önder Aker, 12 Eylül’ün yasaklı düzenine karşı direnişlerde tabandan, emekten de güçlü direniş beklentisi içinde birçok kez “Çok değil birkaç saat madenciler yeraltında üretimi durdursun, her şey değişir... Ölsem gözlerim açık gitmez...” diye hayıflanıp dururdu..
Zonguldak için anlamlı bir eylem günü, İstanbul-Ankara’dan çok kalabalık aydınlardan dayanışma konuğumuz vardı... Yanlarında yürümekten keyif aldığım Sevgili İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Ali Sirmen... Çok sayıda Cumhuriyet yazarı, çalışanı... Baktım öteki kolda Şemsi Denizer’in yanında, Önder Aker günlük yaşamdaki ciddiyeti ile uyumsuz coşkuda sloganlara eşlik etmekte... Yanına yaklaşıp kulağına “Önder artık ölebilirsin” diye fısıldadığımda, biraz şaşkın, hemen toparlanamayınca... “Hani madencilerin yer altında birkaç saatliğine üretimden gelen güçlerini kullanmalarını dileyip duruyordun, günler, aylar geçmedi mi? Tüm dengeler değişti... Özal döneminin emeğe yönelik kayıpları geri geliyor...” diyerek, dozu kaçmış şakamın kaçırdığı keyfini düzeltmeye çalıştım..
Dün bu yazıyı yazmama yol açan haberin özetine dönersek... 4 aydır maaş alamayan 245 maden işçisi seslerini duyurmak için pek çok yol denediler, olmadı. Patronları Cemaatçi imiş, şirkete kayyım atanmış, işçinin alın terinin hakkı verilmiyor. Yeraltındaki açlık grevlerine polisin şiddetli müdahalelerini durdurmak üzere en sonunda çıkış yollarına kontrollü göçük yaparak, ölümüne direnişe kapandılar... İktidarları ne yapacaklar?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları