Aydın Engin

Yerin yedi kat dibinde, Kilimli’de…

29 Mayıs 2016 Pazar

Hiç yerin yedi kat dibine indiniz mi?
Ben indim.
İster meslek zorunluğu deyin, ister mesleğin sunduğu olanaklar, ayrıcalıklar,fırsatlar deyin.
Ben indim…
Hem Zonguldak’ta (Ne tuhaf, üstelik Zonguldak’ın Kilimli’sinde), hem Almanya’da Rurh bölgesinde, Duisburg kenti yakınlarında, “Glück Auf” köprüsünü geçtikten sonraki bir maden ocağında… “Glück auf” serbest çeviriyle “Bahtın açık olsun” demek. Yerin yedi kat dibinde çalışanın “açık baht”tan daha önemli nasıl bir dileği olsun ki?
Biz yeryüzü insanları için “yerin yedi kat dibi” dipsiz bucaksız bir kuyu çağrıştırır. Çooook derin, çoook karanlık…
1977 yazında babadan değil, dededen madenci Namık Çavuş güldü:
-Nakıs 40’tan sonra yerin dibidir. İster nakıs elli, ister nakıs iki bin elli… “Nakıs 40” dediği eksi 40. Yani yerin 40
metre altı. Namık Çavuş devam etti:
-Şimdi nakıs bin üç yüzdeyiz…
Belli etmedim ama çok korktum.
Kilimli’deydik. Zonguldak merkeze bir cigara içimi. Bunca yıl sonra akılda kalan sokaklarında yürüyen, ocaktan yeni çıkmış, kirpiklerine, kulaklarının içine kadar kömür karasına bulanmış işçiler.
Bir de Namık’ın tek katlı evinin oturma odasının duvarına asılı o unutulmaz fotoğraf. Meslek ustalarımızdan Fikret Otyam’ın objektifinden çıkma, bir akşamüstü göçükten ölüsü çıkmış bir arkadaşlarının kara tabutunu taşıyan kapkara giysili kömür işçileri…

***

Yine o fotoğrafın çekilebileceği günler yaşıyoruz.
Yine Kilimli’deyiz…
Kilimli’de, 28’i yerin yedi kat dibinde, gerisi ocağın ağzında 245 işçi, 2016 boyunca ödenmeyen ücretleri için direniyorlar. Yerin yedi kat dibindekiler son çareye başvurdular: Ölüme yattılar.
Siz bu satırları okurken on ikinci gün dolmuş olacak. On iki gündür ölüme yatmış 28 kömür gözlü, kömür yüzlü kömür işçisi. (Ayrıntı istiyorsanız ve ayrıntıları izlerken öfkeden kavrulmayı göze alıyorsanız T24’te Yalçın Doğan’ın düşük profilli Başbakan’a seslendiği yazısını okuyun. Başka ayrıntıya ihtiyacınız kalmaz).
Ocakları özelleştirilmiş ve sermayedar sınıfın olmayan insafına, günde beş vakit bilmem kaç rekat “Kâr, daha çok kâr, mümkün olduğu kadar çok kâr” diye böğüren ve yine de doymayan hırsına terk edilmiş kömür işçileri
Bu işçiler beş aydır ücret alamıyorlar. Ocak paralel yapı destekçisi iddiasıyla patronlarından alınıp işleri iyi yürütsünler diye kayyıma devredilmiş. Kayyım işleri daha da yüzüne gözüne bulaştırmış. İşçiler umurlarında bile olmamış.
“AKP’nin kıymetlisi” diye ünlenmiş Zonguldak Valisi içinse Kilimli’nin 245 kömür işçisi “245 düşman” demek. Yerin yedi kat dibinde ölüme yatmış 28 işçi ise elebaşı düşman.”
Ölüme yatmak kolay söylenen iki sözcükten ibarettir.
Bilen bilir, çaresizliğin son aşamasıdır. Hak arıyorsun, hakkını istiyorsun, direniyorsun ve kapı, duvar, devlet, çevre, medya sağırdır.
Ölüme yatmak son çaredir.
Direnişçinin bedenini mermi yapıp namluya sürmesidir.
Bu ülke Diyarbakır’da, Ankara’da, İstanbul’da, hapishanelerde ölüme yatmış ve ölmüş çocuklarını biliyor.
AKP iktidarının dört duvarı olmayan bir hapishaneye dönüştürdüğü Türkiye’de şimdi ölme sırası Kilimli’nin 28 kömür işçisinde mi?
Ve ölüme giden bu yolculuk bizler için bir gazete haberinden, bir TV görüntüsünden mi ibaret?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları