27 Mayıs Öncesini Cemal Ağa Anlatıyor (1)

04 Haziran 2016 Cumartesi

27 Mayıs 1960 askeri girişiminin 63’üncü yılı geride kaldı. Baştan söylemeliyim ki girişim; yapılış yöntemi dikkate alınırsa bir darbe, anayasası dikkate alınırsa bir devrimdir ve devrim yönü daha önemlidir.
Türkiye’nin başta siyasette ve hukuk alanlarında önünü açan anayasanın en önemli eksiği ise, Demokrat Parti’ye oy verenleri yok sayan bir yaklaşımla oluşturulması, hatta başlangıç bölümünde suçlanmasıdır. Böylece daha baştan bir karşıt kitle de oluşturulmuştur.
Benzer yanlış, şimdi de AKP tarafından yinelenmeye çalışılmaktadır. Oyu yetmemesine karşın AKP kendi anayasasını, hem de başkanlığa geçme gibi bir iddia ile hazırlamaya çalışmaktadır.

***

TBMM Genel Kurulu’ndaki 27 Mayıs 1960 özel bölümünde grup sözcülerinin tümünün yalnızca darbeden söz edip, anayasaya hiç değinmemeleri de ilginç olmuştur.

***

Yazılıp çizilenlere ve söylenenlere bakarsanız asker, ortalık güllük gülistanlıkken darbe yapıvermiştir?
Oysa Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel izne ayrılırken Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes’e 3 Mayıs’ta gönderdiği mektupta özetleyivermiştir.
Bilinen bir gerçektir ki Gürsel, askerlerin yaptığı hazırlıktan da habersizdir. Evren gibi işin içinde ve başında değildir. 27 Mayıs sabahı İzmir’den rica minnet askeri uçakla getirilmiş ve Milli Birlik Komitesi’nin başına geçirilmiştir. Mektup bir muhtıra da değildir.

***

Kalenderliği nedeniyle askerler arasında Cemal Ağa diye anılan Gürsel’in mektubu gizli tutulmuş, 27 Mayıs sonrasında öğrenilebilmiştir.
Mektup şöyledir.
“Aziz Vekilim:
Dün geceki konuşmalarımızın ışığı altında, zatıâlinizi memleketin huzur ve istikrarı için alınması lâzım gelen tedbir ve kararlar hakkındaki görüşlerimi arzetmeyi milli ve vatani bir vazife bilirim.
Sayın Başbakanın açıklamalarını dinledim ve okudum. Bunlarda, benim düşüncelerimin kabulüne müsait bir zemin henüz mevcut olmadığı aşikâr olarak belli ise de, gene de düşüncelerimin sizlere iblağının (ulaştırılmasının) zaruretine inanıyorum.
Muhterem Vekilim:
Şu hakikatı kabul etmek lâzımdır ki, Kayseri hâdiseleriyle başlayıp son karar ve feci olaylara kadar devam eden vak’alar vatandaş ruhunda, derin teessür ve Hükümete karşı telâfisi (giderilmesi) güç hoşnutsuzluklar yaratmıştır. Hele, Ordunun, talebelere karşı akılsızca kullanılması, işin vahametini (korkunçluğunu) artırmış, Ordu mensuplarında huzursuzluk ve güvensizlik hisleri belirmiş, korkulan şey olmuş. Ordu politikaya karıştırılmıştır.
Sayın Vekilim:
Bu ahval küçümsenecek, cebir (baskı) ve şiddetle geçiştirilecek şeylerden değildir. Memleket, Hükümet ve partinizin düştüğü bu müşkül vaziyeti kurtarmak için sükûnetli, fakat ciddi ve cezri (köklü) tedbirler almak lâzımdır. Bu tedbirler şunlar olmalıdır:
1) Cumhurbaşkanı istifa etmelidir. Çünkü bütün fenalıkların bu zattan geldiği hakkında memlekette umumi bir kanaat vardır.
2) Kabinede iyi kabul edilmeyen ve suihalleri bütün memlekette yayılmış bulunan zevat (kişiler) çıkartılmalı, yeni Kabine mutlak dürüst, makûl, zorcu değil, adalet ve şefkat hissi taşıyan zevattan kurulmalıdır.
3) İstanbul, Ankara valileri, emniyet müdürleri süratle değiştirilmelidir.
4) Ankara Örfi İdare Kumandanı derhal değiştirilmelidir.
5) Son çıkarılan ve tahkikat komisyonları ihdas eden kanun kaldırılmalıdır.
6) Mevkuf (tutuklu) gazeteciler bir af kanunu ile kısa zamanda tahliye edilmeli.
7) Son hâdiselerde tevkif edilen talebeler serbest bırakılmalı, ilim müesseseleri yeniden faaliyete geçmelidir.”
Gerisi perşembe gününe...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları