Türkiye’nin zenginliği

05 Haziran 2016 Pazar

Türkiye neredeyse tek başına Avrupa’ya bedel.Avrupa’da bitki türlerinin sayısı 12 bin 500. Bunun 2 bin 500’ü endemik.
Türkiye’de bitki türü sayısı 11 bin. Endemik, yani dünyada sadece bu topraklarda var olan türlerin sayısı 3 bin civarında.
Müthiş bir zenginliğe sahibiz.
Peki, bu zenginliğin ne ölçüde farkındayız?

***

Üzerinde yaşadığımız topraklar aynı zamanda kuşlar için bir “cennet”. Türkiye’de var olan kuş türü sayısı 465. Kuşların iki büyük göç yolu topraklarımızın üzerinden geçiyor.
Her yıl kuzeyden güneye göç eden, 3 milyon kuş geçiyor üzerimizden. Farkında mıyız?
Kuşları ve onların cennetlerini ne ölçüde koruyoruz?
Ya çocuklarımız?
Kuşları, çiçekleri, ağaçları ne ölçüde tanıyor çocuklarımız?
Anaokulunda, ilkokulda çocuklar için bestelenmiş kuşlarla ilgili kaç şarkı var?
Türkiye’de 161 memeli, 141 sürüngen yaşıyor. 480 deniz balığı ve 236 tür de tatlı su balığı var.
Çocuklarımıza okullarda müthiş bir biyolojik çeşitliliğe sahip olduğumuzu ve bunları mutlaka korumamız gerektiğini anlatıyor muyuz?
Değerini bilmediğimiz bir şeyi ne kadar koruyabiliriz?

***

Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından hazırlanan “kırmızı liste”de Türkiye’deki 127 balık, 103 bitki, 17 memeli ve 16 kuş türünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor.
Bunların çoğunun adlarını bile bilmiyoruz. Kim bilir, belki yok olup gittiklerinden haberimiz bile olmayacak.
Tehdit altındaki 364 türün arasında bugün av turizmine malzeme yapılan boz ayı, yaban keçisi ve yaban koyunu gibi türler de var.

***

Geçen hafta internette haber sitelerinde “Koparana 41 bin lira ceza” başlıklı bir haber yayımlandı.
Dünyada sadece Aydın Kuşadası’ndaki Dilek Yarımadası Milli Parkı ve çevresinde yetişen “tüylü çan çiçeği”ni koparana 41 bin lira idari para cezası uygulanacağı anlatılıyordu haberde.
Haberi okuyan bir dostum şaşkınlığını şöyle ifade etti:
“Bu kadar değerli miymiş bu çiçek?”
Ona milli park yetkilisinin sözünü okudum:
“Bizim için hazine değerinde”

***

Türkiye sadece biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir ülke değil. Güneş ve rüzgâr enerjisi açısından da zengin.
Sahip olduğumuz güneş enerjisi potansiyeli Almanya’nın iki katı. Buna karşılık güneşten elektrik elde etmek için yaptığımız yatırım Almanya’nın yüzde biri bile değil.
Dünya yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneliyor. Türkiye, güneş ve rüzgâr potansiyeline karşın kömüre yöneliyor. 80 yeni termik santral planlıyor.
Oysa kentlerimizde rahat nefes alamıyoruz. Avrupa standartlarına göre havası temiz tek kent var: Çankırı.
Türkiye’deki termik santral sayısı 100’ü aşarsa halimiz ne olur?
İklim değişikliği, 21. yüzyılda insanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük tehdit. Bu sorunun en önemli kaynağı fosil yakıtlar.
Çevreciler diyor ki, “Var olan fosil yakıtların yüzde 80’ini toprak altında bırakmalıyız. Yoksa iklim değişikliğini durduramayız. Ve eğer durduramazsak bunun sonuçları felaket olacak.”
Doğanın bize ihtiyacı yok. Bizim doğaya ihtiyacımız var.
Bunu bir anlasak, ekonomiyle ekolojiyi barıştırabilsek, bu gezegende doğayla uyumlu, sürdürülebilir bir yaşam kursak...
Bunları başarmak için fazla zamanımız kalmadı.
Dünya Çevre Günümüz kutlu olsun!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları