Vahhabi / Selefi saldırısı ve Hama

13 Haziran 2016 Pazartesi

Buyrun buradan yakın.. “Suriye’nin kuzeyinde ciddi proje, plan uygulanıyormuş...” Tebrikler. Boşa çıkmış proje ve planlarınızın tezahürü olarak kimin eli kimin cebinde belli değil. İronik ama “açtığınız yolda, kurduğunuz ülküde” desek yeridir. Yani bölgeyi de memleketi de Türk-Kürt-Arap çatışması tehlikesiyle karşı karşıya bırakmak.

Bölge, geçen yüzyıldan beri hiç tükenmemiş yeni Vahhabi/Selefi saldırısı altında. Türkiye, cumhuriyet ve Batı yönelimiyle ‘korunaklı’ kalabilmişti. Başımızdakilerin proje ve planları sağolsun, yarınımız belli değil maalesef...

***

Suriye ise Vahhabi/Selefi ideolojisinin saldırılarını çok gördü. Deneyimli. Bu yüzden sık sık yazmakta fayda var. ABD’nin 2012’te gizlliği kalkan Hama katliamıyla ilgili DIA belgeleri de mühimdir.

Türkiye’de bir kesim Hama katliamının Hafız Esad’ın çekirdek çıtlarken canı sıkılarak giriştiği bir şey zanneder. Günümüzde neden-sonuç ilişkilerini anmadan birkaç cümleyle geçiştirilir. Yazanlar da silahlı isyanın ideolojik arka planını ‘hafifseme’ yolunu seçerler. Zira sürekli “Nusayri rejimi” argümanıyla dinci ve mezhepçi retoriği benimsemek ‘demokratlığın modasıdır’.

2011-2016 aslında 1979-1982’deki Vahhabi/Selefi saldırının çok daha güçlü ve artık paylaşım savaşına dönüşmüş bir tekrarı. Bugünkü enkazın müsebbibleri ile ideolojik zihniyetleri ise değişmiş değil. Hama’nın da bugünkü isyanın da ana meselesi ne demokrasi, ne insan hakları oldu.

***

DIA anlatımından da alıntılarla süreci aktarmak belki yardım eder:

Hafız Esad’ın ikna ve müzakere çabalarıyla dolu bu uzun süreç İran İslam Devrimi esinli Suriye Müslüman Kardeşleri’nin (İhvan) rejim devirme planına 1979’da girişmesiyle başlar. Onlar için Suriye Anayasası’nda hala da var olan “bütün dinlere saygı/korunma vurgulanırken, yasaların ana kaynağının İslam içtihatına dayanması” kafi değildir. Sünni mezhepçi İslam anlayışını dayatırlar, kendileri dışında herkesi ‘İslam dışı’ görürler, açıkça şeriat rejimi isterler. Filistin davası sıklıkla gerekçe olarak kullanılır.

***

“Halep’deki topçu okulunda 16 Haziran 1979’da 50 Alevi kadetin (yeni mezun subay) katledilmesi İhvan saldırısının sinyalini” verir. Bu Suriye’nin her kesiminin temsil edildiği Suriye ordusuyla kanlı bir çatışma ve acımasız güvenlik operasyonlarını tetikler. İhvan’ın 1980 sonunda 10 bin üyesi vardır. İhvan’ın  Gizli Teşkilat’tan da 1000 üyesi ‘İslami Cephe’ ilan edilerek yeniden seferber olunur. Hedef “geleneksel kale Hama’nın topyekün isyanını Halep, Şam ve diğer kentlerde ülkeyi paralize edecek genel grev eşliğinde isyanların izlemesidir”. Irak’taki Sünni Baas rejimiyle işbirliği artırılır. Hatta İhvancılar bugün de var olan genel karakterlerinin tezahürü olarak pragmatik davranıp, Baas içinde devrilmiş muhalif Alevi liderlerin aşiretlerine yönelir. Avrupa ve ABD merkezli propaganda kampanyası devreye girer. Falanjist kontrolündeki Lübnan’ın Sesi ile Irak kontrolündeki Arap Suriye’nin Sesi’nden ordunun saf değiştirmesi için haberler yayılır.

Ürdün’de hazırlık yapılmıştır, 1981’de Gizli Teşkilat Irak’tan sızar, Türkiye’den az sayıda sızma olur. “Kardeşlik muhaliflerin hükümete bilenmesi için bombalama ve (aydınlara) suikastlar düzenler.”
***
Suriye ordusu ise İhvan’ı girişim henüz olgunlaşmamışken Hama’da tekrar isyana zorlar. “2 Şubat 1982’de çatışmaları müteakiben Hama’da camilerin minarelerinden hükümete karşı cihat çağrısı yapılır. Halka camilerde silah bulunduğu duyurulur. Gizli Teşkilatı, kimileri ordu üniforması içinde önceden saptanmış hükümet hedeflerine saldırır.” Öykünün Suriye versiyonunda İhvancıların başlangıçta karşıt kampta görünenlerin ailelerinin kadın çocuk demeden katledip ceset parçalarını sokaklarda sürüklediği rivayet ediliyor. 2011 Cisr es Şugur’daki gibi...

***

Ordu İhvan’ı savaşmak istediği yerde, Hama’nın mahallelerinde acımasızca ezer. Kentin üçte biri dümdüz edilir. Ama isyan Hama dışına taşmaz, Şam’da ve bazı yerlerde sınırlı bombalamalar olur. DIA belgesinde ölü sayısı “2000 kadar” diye veriliyor, Gizli Teşkilat’ından 300-400 kişi bu rakama dahil ediyor. Gazeteciler ve insan hakları örgütleri genelde 10-15 bin diyor.

DIA belgesindeki ana tespit, “Hafız Esad’ın stratejisinin Suriyelilerin aralarındaki bütün farklılıklarına rağmen İhvan’ı iktidarda istememesine dayandığı” ve “pragmatik Suriyelilerin istikrarı seçtiği” yolunda.
Yaşananar tıpkı 2011’deki izlek... Tabii o vakitler Katar’ın manipülasyon aracı El Cezire televizyonu yoktu. Arap isyanlarının yarattığı ‘siyasal İslam’dan demokrasi çıkartılabileceği’ halüsinasyonu da...

***

İster inanın ister inanmayın, ister beğenin ister beğenmeyin Suriye’nin ezici çoğunluğu için Arap modernleşmesi, sosyal haklar, kadın hakları, çeşitlilik arz eden bir toplumun şartı olan sekülarizm önemlidir. Bunlar eleştirseler ve yetersiz bulsalar da Baas’ın getirdiği unsurlardır. Suriyeliler bu yüzden bugün Beşşar Esad’ı ‘babasına nazaran yumuşak davranmakla’ eleştiriyorlar. Siyasal İslam ideolojisi ve kent savaşının sadece kan getirdiğini bilirler.

Biz dışarıdan gazeller okusak da 2011’de Suriyelilerin hafızası yerli yerindeydi. Bu yüzden Hama ziyaretinde ABD elçisi Robert Ford’a kimileri çiçek, kimileri de terlik fırlatmıştır. Sadece ikincisini Batı medyası yayınlamadı. Hama sakızı çiğneyenlerin bilgisine...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları