Aymazlığın Daniskası...

23 Ağustos 2008 Cumartesi

Adalet ve Kalkınma Partisinin (AKP) laiklik ilkesine aykırı eylem ve söylemlerin merkezi olduğuna dair Anayasa Mahkemesinin 10 oyla verdiği kararın gerekçesi, yayımlanmadığı için bilinemiyor.

Ancak, yabancılar da dahil her şeyi bilenler, kıyısından köşesinden gerekçeye ilişkin olduğunu belirttikleri ayrıntıları haberleştirmeyi sürdürüyorlar.

Birbirinin rövanşı olduğu iddia edilen AKPnin kapatılması istemli dava ile Ergenekon soruşturmasına ilişkin ayrıntıların (kimilerinin gerçek olmadığı biline biline) yazılmakta oluşu, sanırım Türkiyeye özgü yasa ve kural tanımazlığın yeni örneklerini oluşturuyor.

Bilmediğim için merak ediyorum. Acaba Anayasa Mahkemesinin kararına dayanak olarak alınan eylemler arasında cemaat ve tarikatları kaçak Kuran kursu açmaları konusunda yüreklendiren ve özendiren girişimler de yer alıyor mu?

***

Konyadaki çöken binada eğitim verilen kaçak Kuran kursunda öğrenci oldukları söylenen çocuk yaştaki 17 kız ile bir öğreticinin ölmesi, herkesin içini acıtan bir vahşet görüntüsünü daha ortaya çıkardı.

Televizyonlara yansıdığı kadarıyla çöken binada (kimi gazete ve televizyonların yanlış olarak göçük demeyi sürdürmeleri de Türkçe yönünden ayrı bir facia) en az katların aralarında dökülen betonda kullanılması gereken demirlerin görülmeyişi, binanın yıllardır kaçak olarak göz önünde durduğunu da gösteriyor.

Yerel belediye açısından İçişleri Bakanlığını ilgilendiren bir durum.

Bu nedenle de İçişleri Bakanı Beşir Atalay, söylemeyi uygun gördüğü bilgileri açıklıyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı da kursun kendisine bağlı olmadığını belirtiyor.

Kaçak binada, kaçak olarak yapılan eğitimin yatılı kurs niteliğinde olmasına karşın, sorunun asıl sahibi olan Milli Eğitim Bakanı, bu yazının yazıldığı zamana kadar (saat 15.00) herhangi bir açıklama yapmadı.

Bilmediğini sanmıyorum. Çünkü AKPyi pohpohlamayan gazetelere bir göz atmış olsa, tarikat ve cemaatlere ait yaklaşık 60 bin Kuran kursu bulunduğunu öğrenebilirdi.

***

Kaçak kurslara ceza öngören Türk Ceza Yasasındaki özel maddenin kaldırılmış olması, bu alanda tarikat ve cemaatlerin cirit atmalarına, adli yargının yetkisizleştirilmesine karşın olanak sağlamıyor. Çünkü hem eğitim ve öğretimle ilgili yasalarda, hem de Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliğinde özel kurallar var.

Ama anlaşılıyor ki Milli Eğitim Bakanlığı, uygulaması gereken kuralları, belirli nedenlerle görmezden gelme yaklaşımını geçerli sayıyor.

Kurs yatılı olduğu için yurt tanımını da kapsayan binanın gerekli sürelerde denetlenmediği ise bir başka ayrıntı.

***

Gelelim, kaçak Kuran kurslarının önünü açan yasa değişikliğine.

Önceki Türk Ceza Yasasında, kaçak okul ve dershane açanlara hapis cezası öngören bir madde vardı. 261’inci madde. 3 Ekim 1971 günü kabul edilen 1490 sayılı yasayla yeniden düzenlenmişti.

Kaçak okul ve dershanelerin kapatılmasını öngörmekle yetinmiyor, açanlara, ruhsatsız öğretmenlik yapanlara ve bunları çalıştıranlara da altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilmesini emrediyordu.

Bu suçu alışkanlık haline getirenlere verilecek hapis cezasının bir yıldan az olamayacağını da hükme bağlıyordu.

Türk Ceza Yasası yenilenirken baskın çıkan dinci yaklaşım, benzer bazı maddeler gibi bu cezayı da yasa dışında bıraktı. Oysa hapis cezası süresini kısaltma girişimi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezeri geçememişti.

Acı sonuç ortada. Tanrı, aymazlığın kol gezdiği Türkiyeyi yeni facialardan korusun.

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları