Din Bezirgânlığı

16 Haziran 2016 Perşembe

AKP’nin yaklaşımıyla içinin boşaltılmasının önü açılan İslamiyetin getirildiği nokta, bir başka sorun olarak Türkiye’nin gündemine oturmuş durumda.
Sadece siyasette değil, hemen her konuda geçerli duruma getirilen dinin kötüye kullanılması, Atatürk’e yönelik haksız suçlamaların artık gizlice değil, devlet televizyonu TRT’nin kanallarından bile kolayca yapılmasını sağlıyor.
Sanırsınız ki bugün Türkiye’nin yer aldığı topraklarda din, AKP iktidara gelinceye kadar yanlış anlaşılmış ve uygulanmıştır. (!)
Ne yazık ki birkaç aydın din adamının dışında, olup bitenin yanlışlığını halka anlatmaya çalışan din bilgini de yok gibidir.

***

İslamiyet neredeyse, ibadetin görünürleri olan namaz, oruç, hac ya da umreye indirgenmiştir.
Asıl amacı olan “güzel ahlak” yok sayılıp yapılmaları günah sayılanlardan, hırsızlık, insanların arkasından konuşma, öfke, kamu hazinesine el uzatma, işi ehline vermeme anılmaz olmuştur.
Bu konular zaman zaman Diyanet televizyonunda dile getirildiği için kanalın geleceğinden kuşku duyduğumu da vurgulamalıyım.

***

Bağnazlık ve yobazlık, Türkiye’nin en eski sorunlarından biridir. Öğrencilik yıllarımın 1950’ler kesitinde, laf arasında “Radyo dinlemenin haram olduğunu” söyleyen hocamız da olmuştu.
Erbakan Hoca’nın Başbakanlık’a atanmasının (28 Haziran 1996) bir süre sonrasında Cağaloğlu’ndaki Türk Ocağı Caddesi, arkasındaki sokak ve Yeşildirek’in bir kesimindeki dükkânlarda poturlu, sakallı, takkeli, hatta sarıklı kişiler ortaya çıkıvermiştir. 28 Şubat sonrasında birdenbire yok olmuşlar, ama askere duyulan kızgınlık, yıllar sonra kumpas davalarının da önemli nedenlerinden birini oluşturmuştur.

***

1517’den başlayarak halife de olan Osmanlı padişahlarının yaklaşık 400 yılda İslamiyete katkılarını hep merak etmişimdir. İslamiyete yön çizenlerin Mısır’dan, Hindistan’dan (Pakistan) ve Araplardan çıkması bir rastlantı mıdır?
Osmanlı padişahlarının kimileri “Allah’ın yeryüzündeki gölgesi” gibi büyüklük taslamayı yansıtan bir san kullanmalarına karşın, yaptıklarını şeyhülislam eliyle onaylatmayı seçmişlerdir.

***

Televizyonlarda İslamiyeti kendi anlayışlarına göre anlatmalarına ve dinsel devlet oluşturma çabalarına tanık olduğumuz kişiler, acaba kapalı kapılar ardında ya da derslerinde neler söylüyor, öğrencilerini nasıl yönlendiriyorlar bilemiyoruz.
Ama iktidar temsilcilerinin bile, bir tür fetvaya dönüşen konuşmalarını sonradan geri alma ya da yanlış anlaşıldığını söyleme alışkanlıklarına bakınca, İslamiyetin elden gitmekte olduğunu söyleyenlere hak vermek gerekmiyor mu?
“Kuranıkerim şu kadar dile çevrildi” diye övünürken Türkçeye çevrilmesini yadırgayanlar var. Atatürk’ün, Türkçe tefsir (yorum-açıklama) hazırlatmasından bile rahatsız olanlar da yok değil.
Halkı, kolaylıkla yönlendirme girişimlerinin boşa gitmesinden kuşku duyuyor olmalılar.

***

Endişeye yer yok. Çünkü bu düzen böyle gidemeyecek...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları