Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Siz Baba Değil misiniz?
Dışişleri Bakanı Ahmed Davutoğlu’nun, birkaç yıl önce izlediğim bir yurtdışı seyahat dönüşünde, en küçük çocuğuyla oynadığı masa oyunlarını anlatırkenki yüz ifadesi bugün gibi aklımda.
Yoğun seyahat trafiği dolayısıyla, ona yeterli zaman ayıramadığını söylerkenki üzüntüsü sahici görünüyordu.
Çocuklar kıymetli, evet...
Zaten dördü de evlat sahibi.
Davutoğlu’nun 4, Fidan’ın 3, Sinirlioğlu’nun 2, Güler’in 1 çocuğu var.
Hepsini Allah bağışlasın...
Dört devletli, dört baba: O ilk göz aydınını aldıklarında mutlaka sevinçle aydınlanmıştır yüzleri.
Geceyi hançer gibi yırtan “gaz sancısı” feryatlarında, karizma marizma düşünmeden kollarına alıp avutmuşlardır.
İtiraf edememişlerdir; huzurla uykuya dalmış bir bebeğin yaşattığı zafer duygusunun, memleketin âli menfaatleri için planlanan bir operasyon anındaki zafer duygusunun fersah fersah önüne geçtiğini.
Ya on aylıkken evin salonunda attığı ilk adımı gördükleri anın hazzı? Emirlerindeki birliğin uygun adım askeri yürüyüşüyle kıyaslanabilir mi?
Peki nerede yaşanıyor o kırılma? Hangi anda sıfırlanıyor kişisel tarihler?
Baba olmamış, evladının üzerine titrememiş, bir çocuğun nasıl büyüdüğünden habersizmiş gibi sanki; başkalarının evlatlarını muhtemel “zayiat”, yoksul insanların çocuklarını “envanter” sayma eşiğine nasıl geliyorlar, gelebiliyorlar akıl sır ermiyor...
Oysa ermeli.
***
İnsanın kanını donduran o uğursuz konuşmaların yarattığı ilk etkiler, böyle naif sorular sordursa da ermeli.
Bir an bile ana-baba olmanın, bu sıfatı taşıyan herkesi kafadan “merhametli” kıldığı yanılgısına düşmemeli.
Ne ana-baba olmak verili merhametin garantisi ne de olmamak bir yoksunluk.
Başkalarının çocuğu üzerinden “ulusal güvenlik”, başkalarının çocuğu üzerinden “âli menfaatleri”, “vatan sevgisi”, kirli savaş planları, bu toprakların bugünkü sorunu değil.
Kanlı siyasal çıkarlar uğruna, Süleyman Şah Türbesi’ndeki 28 çocuğun yaşamını umursamamak; “devlet” dediğimiz o “şiddet tekeline” sahip legal ve devasa örgütün, bugünkü tezahüründen ibaret.
Devlet kuramlarında “modern devlet”i öncekilerden ayıran bu ironik tekel, gerçek demokrasilerde, diğer aygıtlar sağlıklı çalıştığı için bir vahşete dönüşmüyor.
Aradaki fark bu.
***
Sabahattin Ali’den, Nâzım’dan beri biliyoruz “vatan hainliği”nin devlet nezdindeki karşılığını.
“Âli menfaat” maskesinin altında, “düşman” üretmeden ayakta kalamayacağına inanmış bir zalim “akla” sahip aygıtın kurbanlarıyla dolu tarihimiz.
Dizi dizi. O yüzden kirli sırların hiçbiri, bir çocuğun canından daha değerli değil.
Müthiş ve karışık hikâyelerin hükmü olsa da hikmeti yok.
Hikmet için ilk baba olduğunuz günü hatırlayın; yeter.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
- Tarım Bakanlığı'nda 'Suriyelilere kadro' iddiası
En Çok Okunan Haberler
- 'Müzakere edilmez!'
- ‘Haddini bilsin, tepemin tasını attırmasın’
- CHP’nin yükselişi sürüyor
- 'Bir milletvekilliğine her şeyi sattın'
- Neler konuşuldu?
- Merkez Bankası faiz kararını açıkladı
- 'AK Partili bakan yardımcısının toplam maaşı...'
- Mehmet Ali Yılmaz'ın ailesinden açıklama
- Son mesai saatinde 4.5 milyonluk fatura kesilmiş
- Çorlu tren katliamı davasında karar!