Bu Daha Başlangıç...

29 Mart 2014 Cumartesi

Yarın yapılacak yerel seçim sonuçlarına verilen önem, oylarımızla ülkemizin geleceğine ilişkin yürünecek yolu çizmekte olduğumuz ne kadar gerçekse, bu yerel seçim sonuçlarına olabileceğinden daha büyük anlamlar yüklemek de o kadar yanlış... Gezi Direnişi’nin çok sevilen, çok benimsenen sloganı; “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam..” söylemi en gerçekçi değerlendirme sayılabilir. Ağırlıklı liberal çizgideki gazeteci arkadaşlarımızın “Olmak ya da olmamak” boyutlarında bu yerel seçimlere yükledikleri anlamı, fazlasıyla duygusal ve abartılı buluyorum. Teknik olarak yerel seçim sonuçlarıyla ülkenin geleceğine yönelik “dönemeç” boyutunda siyasal sonuçlar üretilemeyeceği için değil elbet. Klasik “Arkasından cumhurbaşkanlığı, genel seçimler gelecek” anımsatmasını da yapmayacağım...
İktidarlarının giderek tırmandırılan boyutlarda, evrensel insan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasi kriterlerini ayaklar altına alan, yasama-yürütme- yargı icraatlarında pervasız gidişi... İktidarın katlanan diktatoryal gücünü, kuralsız, sınırsız kirli çıkar sağlama fırsatları olarak kullanması ile de.. bu sivil diktatoryal düzenin sürdürülemez oluşu noktasında ise iktidar cephesi içinden çıkan kaçınılmaz kırılma, çatışmalarda, kirli çamaşırların öngörülemeyen boyutlarda ortalığa saçılması ile, suçüstü, panik, hesap vermekten korkularla.. katlanan öfkenin, halkı, ülkenin geleceğini umursamaz, suçları kapatmaya, hesap vermekten kurtulmaya yönelik ataklarıyla... Kolay kolay işin içinden çıkılamayacak bir kaosun içindeyiz...
Bizi Ortadoğu diktatoryal iktidarlarından ayıran Cumhuriyet kazanımları, Atatürk devrimleri, uzun soluklu, eksikli de olsa demokrasi geçmişimiz, en önemli birikimlerimiz, gücümüz, şansımız olsa da... İslam dünyasını karartan iç savaşlar, mezhepleraşiretler- ırklar eksenindeki kanlı çatışmalardan gelen tehditlerden arınmış olduğumuzu, bağışıklık kazandığımızı, bataklığa çekilme riskimizin olmadığını söyleme şansımız var mı? Böylesine ağır boyutlarda yolsuzluk, rüşvet, kirlilik... İktidarları gücünün hukuk devleti düzeni, demokrasinin katledilmesi anlamında kullanılmış olduğunun kanıtları ortalığa saçılmışken... Demokrasinin kurtarılması anlamında çözüm reçeteleri gündeme girmiyor. Tam tersine, dozu sınırsız tırmandırılan diktatoryal çözüm adımlarına yenileri eklemleniyor...

***

Evet, yarın yapılacak seçimlerde kullanacağımız oylar, ülkemiz, bizim, çocuklarımızın geleceği için yaşamsal değerlerde... Öncelikle oylarımızı çaldırmadan, sivil diktatoryal gidişe, her tür kirlilik, tuzaklara karşı duruşumuzu, gücümüzü gösterecek biçimde kullandığımızı... Çoğunluk iradesinin sivil diktatörlükten, kirli yağma düzeninden yana değil, insan hakları, demokratik hukuk devleti düzeninden yana olduğunun dersini vermeyi başarmak zorundayız. Yarınki seçimlerde geçerli oylarımız, bu haksız, hukuksuz, çok kirli, bol tuzaklı oyunu bozmada gerçekten çok önemli bir adım, dönemeç noktası. Ama güvenlikli, insan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasiye geçiş için olsa olsa “Bu daha başlangıç..” olabilir...
Çünkü ülkemizde artık eksikli gedikli de olsa demokrasi yolunda yürümeye niyetli bir İktidar iradesi yok. Sorun oy, Meclis gücünün kullanılmasında, kamu kadrolaşmalarında yıllardır uygulanan diktatoryal, hak-hukuk tanımayan icraatlara, güce boyun eğişle güçlenmiş liderlik diktatörlüğü, eğilimleri ile de sınırlı değil. Başbakan Erdoğan’ın liderliğinde yaşamın her alanına yönelik her türden sınırsız haksızlık, hukuksuzluklara boyun eğilmiş, öylesine güçlü geniş bir çıkar ağı, çok kirli çıkar ittifakları oluşmuş ki... Yerel seçimler sonucunda gerçekten ders verici bir yenilgi ile artık Başbakan Erdoğan’ın, hükümetin istifası ya da başka parti içi hukuk yolları içinde görevden ayrılmaları, alınmalarıı ile kolay çözüm yolları üretilebilecek gibi değil. Ortada iyi niyetin kırıntısı bile yok...
Yeri gelmişken piyasacıların dünya dengeleriyle de bağlantılı kimi günlük veri düzenlemelerinden esinlenerek, Erdoğan hükümeti için başarı sayılabilecek bir seçim sonucu ile yeniden istikrar beklentisinden söz etmelerinin çarpıklığına değinmek istiyorum... Liberal sistem, piyasalar düzeni, genellikle seçim sonuçlarını, oy çoğunluğunu, iktidar politikalarının onaylanması, en azından kabullenilmesi, istikrar ölçüsü yaparlar... Demokrasi, hukuk devleti düzeninin ayaklar altına alındığı, sivil diktatoryal icraatların üst üste geldiği, dudak uçurtan yolsuzluklar, yağmaların geçerli olduğu.. belgeleri ile açığa çıkmış bir tabloda geçerli değildir...
Bugüne kadar Türkiye için çok da duyarlı olmadıkları demokrasi kriterlerine uyulmamasına kulak tıkayan ABD, AB ülkeleri, Erdoğan iktidarlarının arkasında durmuşlardı. “Bu kadarı da olmaz” uyarıları son yıllarda, çok ağır ihlaller yüzünden gündemde. Çıkarları adına Batı’nın bile kabul edemediğine, bu ülkede yaşayan, yaşamları, gelecekleri, insan hakları karartılan, demokrasisi katledilen bizim boyun eğmemiz, ipi boynumuza geçirmek gibi bir şey olmaz mı? “Bu daha başlangıç...” 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları