Helâl teşhir

17 Haziran 2016 Cuma

Daha önce de yazdık, bu gidişle daha çok ve sık yazmaya da devam edeceğiz:
AKP iktidarının tarihi aslında bu ülkede Müslümanlığın da “sekülerleşme” tarihidir.

Kamusal alanda, gündelik hayat akışında dinsel duyu yoğunluğunun azalmasından kaybolmaya yüz tutmasına kadar derecelendirilebilecek sekülerleşme süreci, Türkiye’de dindarmuhafazakâr kesimlerde de hükmünü icra ediyor.

“Hadi canım, tam aksi söz konusu” diye tepki verdiğinizi, hatta isyan ettiğinizi duyar gibiyim!..

Elbette haklısınız, dindenbağımsız bir hayat yaşayan kesimleri tanımlamak için bir “kültürel” kategori olarak kullandığımız sekülerliğin yıllardır bu ülkede AKP denen “dinbaz” iktidar sahiplerince cendereye alındığını da konuşuyor ve tartışıyoruz.

Bu tespiti hiçe saymıyor, paylaşıyoruz. Ancak hayatın tek yönde bir akışı yok. Çok daha karmaşık, çok-yönlü, çok-eksenli ve gel-gitlerle yüklü bir akışı var.

O yüzden bir taraftan iktidar dinbazlığı yapanlar, toplumun dindar-olmayan (ama elbette çoğunluğu itibarıyla “dinsiz” de olmayan) seküler kesimlerine hayatı zehir edecek tasarruflarda bulunmaktan hiç geri kalmıyorlar.

Ama diğer taraftan aynı dinbaz iktidarın “meşruluk” açısından kendisine gösterge aldığı dindar kesimin dünyasında olup bitenler, “sekülerleşme” mızrağının o çevrelerde de “taassup” çuvalına sığmadığını gözler önüne seriyor.

Ultra-lüks harem-selâmlık “helâl-tatil”lerden, “helâlşarap”, hatta “helâl sexshop” lara kadar bu bakımdan örnekleri daha önce bol bol işledik.

En son örnek, Ayşe Ferhangil’in dünkü Cumhuriyet’te yer alan çarpıcı haber-yorum yazısı “Podyumda aleykümselam”la karşımıza çıktı.

Aslında “İslami sekülerleşme” yelpazesinin bu dilimine de daha önce muhafazakâr moda, yaşam, stil dergileri ya da online moda sitesi “Modanisa. com” üzerinden değindik.

Şimdi Ferhangil’in yazısından öğreniyoruz ki yeni bir muhafazakâr moda markası “Mü’mine”, Çırağan Sarayı’nda son derece göz alıcı ve iç gıcıklayıcı bir defile ile “görücü”ye çıkmış. Farklı baş örtme tarzlarını, “mini” ve dekolte kreasyonlar eşliğinde servis etmişler. Hatta dantel, tül gibi iç gösteren modellerin kullanımında da bir sakınca görmemişler.

Ve lütfedip defilenin sonunda modellere topluca “Aleykümselam” dedirterek bir “dindar duruş”a da yer vermişler!..

Türkiye Müslümanlığının sekülerleşmesi derken kastetmeye çalıştığım tam da bu.
Sekülerleşme, hayatın akışında “dinsel duyu”yu sınırlı yer verme olarak karşımıza çıkmıyor yalnızca.

Dinsel duyu”nun başlı başına işlerlikte olduğu, yani “kutsal”ı talep eden alanlarda ve uygulamalarda da varlığını hissettiriyor o...

Tesettürün bize dini ve dinselliği duyumsatması beklenirken, “Mü’mine”nin defilesinde biz, tüm cezbediciliği, kışkırtıcılığı ve “tutku”luluğu ile dünyayı ve dünyevîliği duyumsuyoruz!..

Tekbir Giyim’in 1980’lerin ortasından itibaren çıkış yapmasından bugüne, aslında kısa denilebilecek bir sürede her şey ne kadar hızlı değişti!..

Şehirli, endüstriyel ve “profesyonel” (meslek sahibi) bir hayat yaşamaya kararlı Müslüman “Bacılarımız”ın tesettür ihtiyacını karşılamak gibi gayet masum, mütevazı ve faziletli bir amaçla çıkılan yolda gelinen yer, artık “Allah’ın emri olduğu için örtünün” değil sadece...

“Güzel olmak, güzel görünmek, güzelliğinizle etkilemek, cezbetmek için örtünün” mesajı da verilmekte.

Malum, örtünme için kullanılan Arapça “hicab” sözcüğü, “örtü”, dolayısıyla örtme eylemi kadar “sakınma” anlamını da taşır bünyesinde.

Fakat “Mü’mine”nin defilesine bakılırsa “hicab”ı, podyumda örtünmüş olarak ama son derecede iddialı ve gösterişli yürüyen kadınlarda değil de belki onları izleyen seyircilerin yüzünde aramak gerektiğini düşünebilirsiniz!..

Ama orada arayış da boşuna. Baksanıza kapanışta gösteri, daha doğrusu “teşhir”i izleyen “inançlı” davetliler de müthiş bir tezahürat patlatmışlar.

Bu tabii bir yanıyla da (İslamcılık veya Müslümanlık cephesinden) kapitalizmi “helâlleştirme”, kendilerince “hidayete erdirme” ameliyesi...

Dedik ya başta, helâl kola, helâl şarap, helal tatil, helal sex-shop...
Ve işte “helâl teşhir”!..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları