Olaylar Ve Görüşler

İlhan Selçuk’a saygı

22 Haziran 2016 Çarşamba

İlhan Selçuk’u, Cumhuriyet’te açtığı “Pencere”den tanıdım. O ‘Pencere’ aydınlığa açılıyordu. Oradan bakınca ulusal bağımsızlığın önemini, laik cumhuriyetin yaşamımıza kattığı değerleri, ulaşılması gereken hedeflerden birinin demokrasi olduğunu öğrendik.


Bilimsel yaklaşımın ve düşünsel tutarlılığın ne olduğunu anlamak yurtseverliğin erdemini görmek için İlhan Selçuk’un penceresinden bakmak yol göstericiydi. O ‘Pencere’ bir açık öğretim üniversitesi gibiydi. Emeğin değerini, sosyal dayanışmayı, örgütlü savaşımın önemini en yalın biçimde anlatan ve topluma bilinç taşıyan bir halk kürsüsüydü o Pencere.

Devrimci tutum
İlhan Selçuk’un yaşamında, yazdıklarında ve eyleminde devrimci tutum belirleyici oldu. Tüm baskılara, işkencelere, soruşturma ve davalara karşın bu tavrından ödün vermedi. Derin bilgisi, yalın ve duru anlatımıyla düşün dünyamızı zenginleştirdi. Birçok toplantıda birlikte konuşmacı olduk. Konuşmalarında sesinin tonunu yükselttiğine hiç tanık olmadım. Sakin bir sesle yaptığı içeriği dolu konuşmalar büyük bir dikkat ve ilgiyle izlendi. Çağını iyi bilen, geçmişi doğru yorumlayan, geleceğe yönelik tutarlı çözüm önerileri üreten gerçek bir aydındı. Yaşama ve dünyaya ilkeli bakıyordu.

İngiliz tekerlemesi
Ankara’ya gelişlerinde kimi kez görüşme olanağımız oldu. İstanbul’da ziyaretine gittiğimizde konukseverlik gösterdi. Bu görüşmelerin birinde değerli dost Muzaffer İlhan Erdost bir İngiliz tekerlemesi söyledi. Tekerleme şöyleydi: “Bir kadeh viski içtiğim zaman, bir başka adam olurum. O bir başka adam bir kadeh viski ister.” Erdost sonra bu tekerlemeyi rakıya uyarladı. Yemek renkli söyleşilerle sürdü. İlhan Selçuk, kısa bir süre sonra köşesinde “o bir başka adam” başlıklı bir yazı yazdı. Yazıda, evrendeki sürekli değişime işaret ederek tekerlemeyi zenginleştirdi. Örneğin: “Bir kitap okuduğum zaman, bir başka adam olurum. O bir başka adam bir kitap okumak ister.”
Cumhuriyet gazetesinin kuruluş yıldönümünde yazdığı “Mayıs Gülü” başlıklı yazısında uyarlamasını sürdürdü: “Bir Cumhuriyet okuduğum zaman, bir başka insan olurum. O bir başka insan bir Cumhuriyet okumak ister.”

Söyleşilerine yoğun ilgi
İlhan Selçuk, bir düşün insanı olarak aydınlık düşüncelerini topluma ulaştırmak için yazı ve yapıtları yanında açıkoturum ve söyleşilere de katıldı. Konuşmacı olduğu toplantılara dinleyicilerin ilgi ve katılımı yoğundu. İnsan Hakları Derneği’nin bu tür etkinliklerinde, ülkede yaşanan haksızlıklara karşı tavır aldı, toplumda hak ve özgürlük bilincinin yerleşmesine katkı sağladı. Dikili ilçesindeki şenliklerin birindeki konuşmasında, “İnsan Hakları Derneği’nin üyesi olmaktan onur duyuyorum” dedi. Bu sözleriyle aslında derneği onurlandırdı. Ancak 1992 yılı sonunda dernek yönetimindeki değişiklikle birlikte yaklaşım değişikliği de yaşanınca dernekle ilişkisini kesti.

İnsan Hakları ödülü
UNESCO ile Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu, 1993 yılında Montreal’de insan hakları eğitimi konusunda bir toplantı düzenlediler. Bu toplantıda insan hakları eğitiminin önemine vurgu yapıldı ve “İnsan hakları ve demokrasi eğitiminin kendisi bizatihi bir insan hakkıdır” biçiminde bir karar alındı. Bu kararı ve ülkedeki insan hakları eğitimine duyulan gereksinmeyi dikkate alan 88 aydın insan, 1999 yılında “Türkiye İnsan Hakları Kurumu” adıyla, vakıf statüsünde bir sivil toplum örgütü oluşturdu. Kurumun kurucu üyelerinden biri de İlhan Selçuk’tu. Selçuk, bu kuruluşun kimi etkinliklerine de katıldı. Yaptığı katkıları dikkate alan Kurum, 2008 yılının insan hakları günü’nde, “İnsan Hakları Ödülü’nü İlhan Selçuk’a verdi.

Tarık Ali’nin terör tanımı
Uğur Mumcu, Türkiye’de araştırmacı gazeteciliğin seçkin temsilcilerinden biridir. 24 Ocak 1993 günü korkunç bir tuzakla öldürüldü. Türkiye İnsan Hakları Kurumu ile Dr. Gürbüz Çapan başkanlığındaki Esenyurt Belediyesi, 2004 yılında Uğur Mumcu anısına bir etkinlik düzenledi. “ Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümünde Terör ve İnsan Hakları” konulu bu etkinliğin konuşmacıları arasına İlhan Selçuk ve ben de vardım. Bu toplantıda ünlü yazar Tarık Ali’nin mizahi bir dille yaptığı bir tanımı aktardım. Tarık Ali’nin tanımı mealen şöyleydi: “Emperyalist ülkelerin terörüne savaş, mazlum ülkelerin kurtuluş savaşına terör denilir.” İlhan Selçuk bu tanımı beğendi, yanılmıyorsam bir yazısında da kullandı.
Demokrasi, insan hakları ve Aydınlanma savaşımı kolay bir uğraş değil. İlhan Selçuk bu yolda çok ağır bedeller ödedi. Ziverbey Köşkü işkenceleri ve Ergenekon soruşturması saçmalığında yaşadıklarını biliyoruz. Bu insanlık dışı uygulamaların, onun yaşamından gün çaldığını düşünüyorum.
21 Haziran 2010 yılında yitirdiğimiz İlhan Selçuk’u özlemle anıyoruz.

 

NEVZAT HELVACI
Hukukçu



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları