Hayalperestlikten isyankârlığa

24 Haziran 2016 Cuma

Ege kıyılarımızın şirin, henüz bozulmamış beldelerinden birindeyim. Akşam koyuluğu çökmek üzere ama hava hâlâ çok sıcak. Belde turistsiz bir yaz geçiriyor bu yıl. Bir ağacın altına çektiğim tahta bir sandalyeye oturmuş, karşımda uzanıp giden, giderek koyulaşan maviliği seyrediyorum. Hayaller kurmak istiyorum, olmuyor...
Çocukluk yıllarıma gidiyorum... Böyle bir manzara karşısında ne hayaller kurardım... Karşımdaki manzaranın ötesini merak eder zihnimde oralara gitmenin yollarını arardım...
Dev bir martının kanatlarına sarılarak, bir balığın sırtına at biner gibi binerek ya da yelkeni beyaz bir teknenin kaptanı olarak merak ettiğim o ötelere ulaşmanın planlarını kurardım.
Ne tuhaf, insan büyüdükçe hayalleri küçülüyor, sonunda yok oluyor...

***

Okul, öğretmenler, kitaplar...
Artık o öteleri merak etmez oluyorsunuz, çünkü oralarda neler olduğunu, nasıl insanlar yaşadığını öğrenmişsiniz, biliyorsunuz... Gün geliyor, yıldızlar bile gizemini yitiriyor. Ay’a ilk basan insanla birlikte...
Büyüyorsunuz... Daha iyi, daha güzel, daha yaşanabilir bir dünyayı hayal etmeye başlıyorsunuz... Sokaklardasınız, alanlardasınız, kalabalıksınız... Çok geçmiyor, sizinle aynı hayalleri kuran, aynı hayallerle yola çıkan arkadaşlarınızın hayallerine Nurhak’ta, Kızıldere’de, Nahr-El Bared’de, Şarkışla’da son veriliyor.
Tank paletleri, asker postalları...
Mahkemeler, işkenceler, darağaçları, sürgünler...
Aradan on yıl geçiyor, sizden sonraki kuşağa aynı zulüm uygulanıyor.
Egemenlerin nihai amacı sizin, sizin gibi düşünenlerin hayallerini kurutmak, yok etmek...
Her şeye karşın hayalleriniz beyninizde, yüreğinizde hâlâ diri, hâlâ yeşil.
Ne var ki doğa acımasız!
Yaşınız elliyi, altmışı, yetmişi aşmış.
Hayalperestliğiniz isyankârlığa dönüşüyor.

***

“Gezi” mi? Yüreğinizle oradasınız.
“Liseliler direnişi” mi? Yüreğinizle onlarlasınız.
O çocukları çok ama çok seviyorsunuz.
Egemenler onlarla baş edemiyor. Dahası da onlardan korkuyor.
Dolayısıyla umudunuzu tüketemiyorlar, yüreğinizi kurutamıyorlar.
“Yarınlar belki bizim değil ama mutlaka bizim gibi olanların olacak” düşüncesi sizi mutlu ediyor.
İsyankârlığın mutluluğu da bu olsa gerek!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları