Modern kapitalizmin kanseri

24 Haziran 2016 Cuma

Cumhuriyet gazetesinde farklı sayfalarda 3 haber. İlk haber fotoğraflı. Oğlu, IŞİD militanının canlı bomba saldırısında ölen bir annenin fotoğrafı. Acıyla yere uzanmış, oğlunun öldürüldüğü yeri öpüyor. Yer Suruç...
İkinci haber de IŞİD’le ilgili. 4 küçük fotoğraf eşliğinde, “Çarmıha germek yetmedi” başlığını taşıyor. Cihatçıların Rakka’da casuslukla suçladıkları daha çocuk yaşta bir gencin infaz görüntüleri. Kentin en kalabalık meydanında önce çarmıha geriliyor Muhammed Adnan, ardından bir infazcı elindeki bıçağı gencin kalbine saplıyor. Yetmiyor bir başka cellat tabancayla kurbanın alnına ateş ediyor.
Üçüncü haber ise bir başka sayfanın dibinde, hayli küçük. “Çimento devi Lafarge IŞİD’le gül gibi anlaşmış” başlığını taşıyor. Fransız çimento devi Lafarge’ın Suriye’de üretime devam edebilmek için IŞİD’le bir dizi anlaşma yaptığı, çimento üretebilmek, satıp dağıtabilmek için IŞİD’den damgalı izin belgesi aldığını, karşılığında da vergi ödediğini anlatıyor haber. Üstelik şirketin Paris’teki merkezinin de bu durumdan haberdar olduğunu...
Bu üç haber size fazla bir anlam ifade etmeyebilir... Okuyup geçersiniz; zaten görmeye, duymaya alıştığınız onlarca haberden sadece üçüdür, o kadar... Toplumsal körlüğümüzün ulaştığı nokta. Jose Saramago’nun körlük metaforu ile insanı, yaşamı, etik değerleri sorguladığı Körlük romanı gibi... Düşüncesi bile insanın yüreğini ezen, kötülük ve şiddetin hâkim olduğu bu dünyada insanlık olarak içinde yaşadığımız toplumsal körlük, bir tokat gibi yüzümüze çarpar Saramago’nun Körlük’ünde...

***

Ama bu üç haber size çok şey de söyleyebilir. Hatta bu üç haberden içinde bulunduğumuz yüzyılın destanı bile yazılabilir. Her haberi tek bir sözcükle tanımlarsak hele... Sırasıyla: Acı, şiddet ve kapitalizmin ezici gücü. Ya da bu üçlü sarmalı şöyle de özetlemek mümkün: Modern kapitalizmin kanseri.
IŞİD’i kendi içinden çıkaran, Lafarge’ı üç kuruş daha fazla kazanmak uğruna bu ölüm makinesi ile anlaşmaya iten de toplumları tüm bunlara tepkisiz kalmaya yönelten hatta acıya ve şiddete karşı bile duyarsız hale getiren de aynı kangrenleşmiş kanser. Fransa IŞİD’in darbesini en fazla yiyen ülkelerden biri, Charlie Hebdo saldırısından konser salonundaki katliamlara kadar. Acılar dağ gibi birikirken, ötede “para ve çıkar ilişkisi” ile farklı hesaplar yapılabiliyor. Tıpkı Türkiye’nin IŞİD’e verdiği silah ve mühimmat destekleri, üstü örtülen MİT TIR’ları gibi.. Emin olun ki Lafarge ilk ve tek değil, şüphesiz son da olmayacak.
Tüm bunlarda emperyalizmin ve kapitalizmin rolünü sorgulamadan çözüm yolları aramak sadece ve sadece kafayı kuma gömmek anlamına geliyor.
Bu ikilinin yarattığı semptomlar ortadan kaldırılmadan ne acı, ne şiddet ne de gerici terör ortadan kalkar.
Tamam da acının, şiddetin haber değeri bile taşımadığı bir dünyada “sessiz ve tepkisiz” kalmak nereye kadar? Ne dersiniz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları