Müziğin uzaydaki sonsuz yolculuğu

26 Haziran 2016 Pazar

Diyelim biri size bir görev verdi ve dedi ki:
“Bize bir müzik CD’si hazırla. Bu CD’yi uzaya göndereceğiz. Eğer CD dünya dışı zeki varlıklara ulaşacak olursa, bunu dinlesinler ve dünyadaki müzik hakkında bir fikir sahibi olsunlar. Tabii bizim ne kadar şahane canlılar olduğumuzu da anlasınlar.”
Birinci soru şu: Nasıl tepki verirdiniz?
Ve ikinci soru: Hangi müzikleri seçerdiniz?

***

Yaklaşık 30 yıl önceydi. Üniversite kantininde konuyu aşağı yukarı bu tümcelerle dile getirmiştim.
Biri, “Saçma! Ne uzaylısı kardeşim” diye karşılık vermişti. Diğerleri heyecanlandı.
Voyager 1, 1977’de uzaya fırlatılırken yapılan şey aşağı yukarı buydu. Dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkıyordu Voyager. En yakın güneş sistemine ulaşması muhtemelen 40 bin yıl sürecekti.
Voyager, o kadar süre uzayda parçalanmadan yol alabilir mi? Peki, insanlık o kadar süre var olabilir mi? Kim bilebilir.
Önceki gün baktığımda Voyager’in dünyaya uzaklığı 20 milyar 131 milyon kilometreye ulaşmış.
Voyager için o yıllar bir plak hazırlandı. Yüz binlerce yıl dayanacak, altınla kaplanmış bir plak. İçinde insanlığa ilişkin pek çok bilgi var. Bir de 26 müzik eseri.

***

O yıllar Carl Sagan’ın Kozmoz’u daha yeni Türkçeye çevrilmiş. Okuyan bir süre kendine gelemiyor. O kadar etkileyici. 80’ler.
Voyager Altın Plağı’nı o sıralar öğrendik. Plağı hazırlayan Carl Sagan ve ekibiydi. Ekibe Isaac Asimov ve Arthur C. Clarke da danışmanlık yapıyordu. O yıllar bırakın altın plağı, plaktaki parçaların adlarını bile bulamadık desem...
Başladık fikir yürütmeye. Dünya müziğini temsil edecek bir CD hazırlamak ne kadar zor olabilirdi ki.
Biri, Bach, Mozart ve Beethoven... Bu üçü CD’de mutlaka yer almak zorunda” dedi.
Fakat “Mozart’ın hangi parçası yer alsın” sorusuna yanıt vermekte öyle bir zorlandı ki... Çünkü sıraladığı parçaların tümü muhteşemdi. Hiçbirinden vazgeçmek istemiyordu. Biz klasik müzik üzerine tartışırken bir başkası söze girdi:
“Caz ne olacak? Sonra pop ve etnik müzikler?”
Doğru söylüyordu.
Kendi listelerimizi oluşturmak için araştırmalar yaptık. Birkaç hafta sonra gerçek listeye ulaştığımızda ne kadar şaşırmıştık anlatamam. Fakat bu çalışmadan önemli bir ders çıkardık. Dünya bizim düşündüğümüzden çok daha büyüktü. Ve müzik inanılmaz bir çeşitliliğe sahipti. Müzik, müthiş bir şeydi.
Yıllar sonra, Wim Wenders’in “The Soul of a Man” belgeselinde, Blind Willie Johnson’un, “Dark Was The Night, Cold Was The Ground” parçasını dinlediğimde bu kez üşenmeyip plaktaki bütün parçaları bulup defalarca dinledim.
Biliyor musunuz, yaşamı yoksulluk içinde geçmiş Blues’un öncülerinden Billy Johnson’un şarkısı da o altın plakla evrenin sonsuzluğunda dolaşıyor.

***

İki yıl önce internet üzerinden müzik satışları, fiziksel CD satışlarını geçti. Geçen yıl insanlar parçaları satın alıp onlara sahip olmaktansa kiralamaya başlamışlar.
Spotify, Apple Music, Deezer gibi yazılımlar kullanmışlar. Bu yazılımlarla milyonlarca şarkı artık elimizin altında. Üstelik yazılımların çoğu bedava.
Geçen hafta bir dostum uyarınca Spotify’yi açıp arama bölümüne “Voyager Golden Record” yazdım. Müzikle dünyayı dolaştım. Yine aynı şeyi hissettim:
“Müzik müthiş bir şey...”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları