Çiğdem Toker

Kutuplaşma Artı Konsolidasyon Eşittir ‘Başarı’

31 Mart 2014 Pazartesi

Sonuçları değiştirebilecek bir sürprizin yaşanma ihtimalinin düşük olduğu bir saatte yazılıyor bu satırlar.
Ekranlardaki grafikler AKP’yi yüzde 45’te gösteriyor.
Tüm zamanların en sert seçimlerinden birini geride bıraktık.
Başbakan Erdoğan ve partisi AKP, 12. yılda, 12. seçiminden de “zafer”le çıktı.
Bu sonuç, her şeyden önce, yaşadığımız kentin, yahut kasabanın daha yaşanılır bir yere dönüşmesi için yapıldığı varsayılan bir yerel seçimin, fiilen rejim ve meşruiyet oylamasına dönüşmesi bakımından önem taşıyor.
İktidar partisinin aldığı sonuç, önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler üzerinde doğrudan etki yaratacak sonuçlar içeriyor.
Başbakan Erdoğan, siyasi varlığı açısından bilinçli bir yöntem olarak seçtiği ve tabanı açısından, bugüne kadar hiçbir olumsuz sonucunu görmediği, gerilim ve kutuplaştırma siyasetinin “meyve”sini bir kez daha toplamış görünüyor.
Mevcut tablo, umduğu sonuca ulaşamayan muhalefet partilerini, şüphesiz ki kaçınılmaz bir durum değerlendirmesine götürecektir. Sözgelimi CHP’nin “sağa açılma” siyasetini sorgulatacak, parti içi tartışmaları hızlandıracaktır.
Ancak fotoğrafın bütününe serinkanlı bakıldığında, gözden kaçmaması gereken unsurlar var.
Bunların başında, seçim yarışında iktidar partisinin olanaklarıyla, muhalefetin olanaklarını ve kullandığı araçların aynı kefede tartılamayacağı gerçeği geliyor.
- AKP’nin başarısı, 12 yıldır sahip olduğu ve ne kadar “ustalıkla” yönettiğine defalarca tanık olduğumuz kamu kaynaklarını kullanımından bağımsız değildir.
17 Aralık konjonktürü, bu seçimi AKP açısından bir varoluş seçimine dönüştürdü. Bu niteliği, iktidar partisinin kaynak kullanımını maksimum düzeye çıkardı.
- Başbakan Erdoğan tabanını konsolide etmek için ustalıkla kullandığı “tehdit” propagandasını keskinleştirdi. Bu, partisi yenilgiye uğrarsa, bundan sonra ne olacağı konusunda kuşku taşıyan seçmenin kenetlenmesiyle sonuçlandı.
- Halkın bilgilenme ve habere erişim özgürlüğünün önüne ciddi engeller konuldu. İktidar partisi ile diğer siyasi partilerin, kendilerini tanıtma ve propaganda imkânları, medyada temsil biçimi arasındaki uçurum derinleşti.
Heyecanın da katılımın da yüksek olduğu seçimlerde, ne sabah saatlerinden itibaren yağan hile ihbarları, ne elektrik kesintileri ne de Suriyelilerin oy kullandığı iddiaları -gerçek bile olsa- iktidar partisinin aldığı sonuca gerekçe üretebilecek gelişmeler gibi duruyor.
30 Mart seçimleri geride kaldı.
Başka bir okumayla, seçmenlerin yüzde 55’i gibi yüksek bir oranın, AKP politikalarına, kamplaşmaya, kutuplaşmaya, yolsuzluk iddialarına “hayır” dediği bir seçim.
Başbakan Erdoğan’ın hâlâ bazı kesimlerce büyük anlamlar atfedilen “balkon konuşması”nın, kendi tabanının hazzını artırmaktan başka bir sonuç üretmediğini artık biliyoruz. Kötü olansa bu hazzın bu aşamadan sonra daha agresif ve kutuplaştırıcı bir eşiğe taşınacak olması.
Olan o güzel çocuklara oldu.
Gün bitiyor.
Kulağımda hamaset, “mendilimde kan sesleri”.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları