Festivalin ardındaki coşku

29 Haziran 2016 Çarşamba

44. İstanbul Müzik Festivali görkemli bir uğurlama ile sona erdi. Amerikalı şef Roberto Trevino’nun yönetimindeki Viyana Senfoni Orkestrası’nın çaldığı ve piyanist Alice Sara Ott’un solist olduğu kapanış konserinin ardından, Lütfü Kırdar Salonu’ndaki alkışlar dakikalarca durup dinmedi. Dinleyiciler de sanki ayrı bir konser, coşkulu bir mesaj verdiler. Bu coşku 44. yılını tamamlayan festivalin başarısını takdir ediyor, final konserinde çalan dünya ünlüsü sanatçıları Türkiye adına selamlıyor, ülkemizde aydın insanların bir araya gelince tek nefes olabildiğini gösteriyordu. Sözün kısası, nicedir özlediğimiz birliktelik ve üst düzey bir söylemden yükselen bir mesajdı.
Şef Trevino, Amerika kadar Avrupa ve Rusya’da da adını duyurmuş bir şef. Orkestraya hâkimiyeti ve solisti izlemesi çok başarılı. Alice Sarah Ott ise bir fenomen. Japon ve Alman disiplinini kendi yeteneğiyle birleştirmiş. Liszt’in La Majör piyano konçertosunda ayaklarımız yerden kesildi.
Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nün sunulduğu piyanist Murray Perahia’nın solist ve şef olarak St.Martin in the Fields ile çaldığı konserler, herhalde birkaç yıl dinleyicilerin aklından çıkmayacak. Varşova Filarmoni’nin gelmeyişi talihsiz bir olaydı. Yerine çalan Beethoven Akademi Orkestrası henüz olgunluğa ermemiş bir topluluktu. Çellist Gautier Capuçon ve piyanist Herbert Schuch topluluğun parlayan solistleriydi. Isabella van Keulen’in Tango Nuevo programı Alman Sefareti bahçesinde unutulmaz bir gece yaşattı. 75.yaşı kutlanan İdil Biret, art arda çaldığı maraton resitalleriyle yaşına meydan okudu. İzleyebildiğim ilk festival konserindeki enerji tarif edilir gibi değildi. Sacha Goetzel yönetimindeki BİFO’nun açılışında tanıştığımız, son zamanların Rus dehası Dmitry Masleev’i birkaç yıl sonra bir kez daha dinlemek isteriz. Mutlaka daha olgunlaşacak ve kendi imzasını oluşturacaktır.
Shakespeare’i bütün dünya gibi, 400. ölüm yıldönümünde anmamız çok anlamlıydı. Bunlardan birisi de “Bir Yaz Gecesi Rüyası” ile Tilbe Saran’ın anlatıcılığı üstlendiği David Curtis yönetimindeki Orkestra of the Swan konseriydi.
Bu yılın Onur Ödülü, bestecimiz İlhan Baran’a verildi. Onun da bir yapıtının çalınması anlamlı olurdu. İKSV kurulduğundan beri Türk bestecilerine ayrı bir önem verir. Nice festival bir Türk yapıtıyla açılmıştır. Bu yıl Türk bestecilerini Özkan Manav temsil ediyordu. Ludus Modalis adlı yapıtı Trio Arte’nin yorumuyla ilk kez gün yüzüne çıktı.
Kaçırdığıma çok üzüldüğüm konserlerin başında usta piyanistlerden Pires ile çellist Meneses; Vengerov ve Menuhin Okulu’nun gençleri; Patricia Petibon’un Barok ezgileri ve Trio Arte’nin dinletisi geliyor. Angel Blue’nun BİFO eşliğinde seslendirdiği Richard Strauss’dan Son Dört Şarkısı’na da ne yazık ki İstanbulda’ki fırtına nedeniyle ulaşamadım.
Bahçeleri, kiliseleri ve nedense Cemal Reşid Rey Salonu hariç, konsere elverişli bütün salonlarıyla İstanbul, festivalini ağırladı.
Başta, Nejat Eczacıbaşı’nın aydınlığındaki İKSV’ye, Yeşim Gürer Oymak’a, Görgün Taner’e ve daha uzun ömürlü olması dileğiyle, bu yılın sponsoru ECA’ya teşekkürler. Çok yönlü, enerjik ve nitelikli bir festival yaşadık.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları