Kaybeden Belli

31 Mart 2014 Pazartesi

     Bugün, 31 Mart 2014. Herkesin seçim sonuçlarını tartışacağı güne hoş geldiniz. Kesin olan şeyse birileri bu seçimi kazandı. Dün akşamdan beri de bütün televizyon ekranlarında seçimin sonuçları üzerine sanırım söylenmesi gereken her şey söylendi. Birçok yerde de seçim sonuçlarıyla ilgili itiraz sesleri yükseldi. Her seçimde olduğu gibi birçok yerde kaybolan oy pusulaları ve mükerrer oy iddiaları ayyuka çıktı. Bunları açıkçası bilmek ve söylemek için de özel bir kabiliyete ihtiyaç yok, bu ülkede yanlızca bir seçim dönemi kadar yaşayın yeter. Bu tecrübenin sonunda kazanmanın en önemli şey olduğunu göreceksiniz. Seçimi kazanırken öncesinde yapılanların çok çabuk unutulduğunu ve hiçbir anlam ifade etmediğini de yeni oluşan bu demokraside fark edeceksiniz.
    Kazanan belli demiştim ama, kaybedeni söylememiştim. Aslında siz de benim gibi bu sorunun yanıtını çok net biliyorsunuz. Kaybeden; demokrasimiz, itibarımız, geleceğimiz ve hayallerimiz. Seçimin her şey olarak kabul edildiği bir süreci yaşıyoruz. Seçimle yaptıklarımız onaylanıyor veya aklanıyor. Seçimi kazandığımızda yaptıklarımızın doğruluğuna daha çok inanıyor ve üzerine yeni şeyler ekleyerek devam ediyoruz. Size oy vermeyenlerin niye vermediğini merak dahi etmiyorsunuz. Bunu araştırmaya, empati kurmaya veya gerekirse özür dilemeye bile gerek duymuyorsunuz. Sonuçta, kazanan takımın antrenörünün haklı olduğunu biliyorsunuz. İşin açıkçası, demokrasiyi bir maç gibi görüyorsunuz. Bu görüşle de karşı takıma yapılan fauller, sakatlamaya yönelik hareketler ve kötü tezahüratlar mübah hale geliyor.
     Bu yazıyı gazeteye gönderdiğimde sonuçların ne olacağını sizin gibi ben de bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki seçim aslında daha yeni başlıyor. Bu seçimin sonuçlarına göre, demokrasi hayatımızda yeni seçimler yapmak zorunda kalabiliriz. Bu seçimlerin ne olacağına kazanan partiler kadar kaybedenler de karar vermek zorunda kalacak. Şu kaçınılmaz bir gerçek ki bu yalnızca yerel seçim. Bu sabah uyandığınızda hayatınızda hiçbir şey değişmeyecek. Dün hangi çarpıklıklarla boğuşuyorsanız bu sabah da aynısıyla mücadeleye devam edeceksiniz. Hatta bu sabah, dünden bile kötü bir ortama uyanma şanssızlığına sahip olabilirsiniz. Bütün hesaplaşmaların 30 Mart sonrasına bırakıldığını da unutmayın. Bu hesaplaşmaların nasıl olacağı seçim mitinglerinde bol bol deklare edildiğinden benim söylememde de bir sakınca yok. Yeni yasalarla daha antidemokratik bir düzene doğru evirileceğimiz kesin. Ertelenen MİT yasasının yeniden Meclis’e gönderilmesi ve sosyal medyaya getirilecek kısıtlamalar var olan sistemi daha da kilitleyecek gibi.
     İşin esası, defalarca söylediğim şeyi tekrar etmekte bir sakınca görmüyorum. Ertelenen ve ötelenen sorunların birçoğu bu seçimin ardından gündemin ortasına yerleşecek. Bu sorunları halletmeye açıkçası kanun değişikliği yetmeyecek gibi gözüküyor. Anayasal mutabakatlara ihtiyaç duyulan bu süreçte birbirlerinden uzaklaşmış siyaset bir araya gelemeyecektir. Yürütme üzerinde duyulan güvensizlik de gün geçtikçe katbe kat artmaktadır. Seçim bitmiştir, ama asıl seçim şimdi başlamaktadır. Bugüne kadar büyük bedeller ödeyerek kazandığımız demokratik haklarımızdan ya vazgeçeceğiz ya da bunu korumak adına demokratik mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Seçimin demokrasilerde tek olmazı olmadığını, kim kazanırsa ona bir kez daha hatırlatacağız.
     Seçim bitti ama,"biz nereye doğru gidiyoruz" yönündeki seçimse daha bitmedi.Bizi bir yere doğru kulağımızdan tutarak götürebileceğini sananlara şunu söylemek istiyorum:Siz önce 76 milyonun kulağından tutacak kadar el bulun.
     Seçiminiz şimdiden hayırlı olsun!...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları