Terör ile yaşamak

30 Haziran 2016 Perşembe

Yüreğimiz ağzımızda yaşıyoruz. Her yerde niza, her konuda kavga, her köşede kan, her bucakta
ölüm. Her an korku ve “yine ne melanet var acaba” kaygısıyla basıyoruz TV’nin düğmesine.
Salı gece yarısı Mine seslendi:
Bak bakalım haberlere yine ne olmuş?
Uzaktan kumandaya bastım. Terör bütün çirkin yüzüyle karşımdaydı. Bu defa hedef Yeşilköy Atatürk Havalimanı’ydı.
Bütün dünyanın terörün tehdidi altında inlediği şu günlerde Türkiye, başta gelen hedef.
Bu çıkmaza göz göre göre, adım adım ilerleyerek saplandık. Suriye’de çıkmasında da, büyümesinde de Türkiye’deki iktidarın da büyük sorumluluğu olan yangın, terör olup bütün dünyaya sıçrarken bizde de ateş bacayı sardı. Buna bir de kör Kürt terörü eklenince, bugünkü tablo tamamlandı.
Terörün sorumlularını irdeler, tanıyı koyarken komşudaki ateşe benzinle koşanları unutmamak, olayın çıkış nedenlerini eksiksiz saptamak zorundayız.

***

Şimdi hamasi söylemleri, kimseyi inandırmayan “yapacağız, edeceğiz” nutukları bırakalım.
Gerçek şu:
Bu terör kolay kolay bitmez. Terörü birden sonlandıracak sihirli bir formül yok. Terör ile mücadele çok sabır isteyen uzun soluklu bir iş.
Hoşumuza gitmese de, terör ile birlikte yaşamayı öğrenmek zorundayız.
Terör ile yaşamayı öğrenmek, teröre teslim olmak anlamını taşımıyor, tam tersine onu eninde sonunda yenmenin şartı oluyor.
Terör toplumları, korkutarak, sindirerek, yıldırarak, birbirine düşürerek kaos ve istikrarsızlık yaratarak, çökertmeyi amaçlar.
Düşmanlığa varan toplumsal uzlaşmazlıklar, kavgalar, çekişmeler, terörün aradığı, kendisi için elverişli ortamdır.
Korkutulup sindirilmiş, aralarına nifak tohumları saçılmış toplumlar terörün boy verip egemen olacağı, ideal ortamlardır.
21. yüzyılın terör yüzyılı olacağı yıllardır söyleniyordu. Daha önceki yüzyıllarda atılan ve 20. yüzyılda pekişen nefret ortamının doğurduğu sonuçları yaşıyoruz şimdi.
Terör ile mücadelenin uzun erimde zaferle sonuçlanması için toplumun kör şiddete karşı tek yürek, tek yumruk olması gerekir.
Demokrasi terörü bir anda ortadan kaldıracak, sihirli formüle sahip değildir, ama teröre karşı tek çare yine demokrasi ile onun çevresinde oluşacak toplumsal mutabakat ve dayanışmadır.
Bütün bu söylediklerim, Türkiye’nin terör ile mücadelesinin neden başka birçok ülkedekinden daha güç olacağını göstermektedir.

***

Türkiye terör olmadan da, birbirine düşmüş insanların diyarı haline getirilmiştir.
Türkiye’de, insanlar, terör olmadan da korkutulmakta, sindirilmektedir.
Türkiye’de terörden bağımsız olarak da şiddet kol gezmektedir.
Bu ortamda, çeşitli terör türlerinin birbirlerine eklenmesiyle, baskı altında ezilen, korku pençesinde kıvranan, bunalmış sinmiş, yılmış bir toplum çıkmaktadır ortaya.
Bu tür toplumlar, terör ile mücadele edemezler, onlar zaten toplumu terörün vardırmak istediği noktaya ulaştırmışlardır.
Terör ile mücadele, etnik, dinsel terörün yerine devlet terörünü ikame etmek olmadığına göre, ilk yapılacak iş, siyasal iktidarın, sinmiş, yılmış, bir baskı ve korku toplumu inşa etmek projesinden vazgeçerek çoğulculuğu içinde demokrasi konusunda tek yumruk, sabırlı ama hakları ve özgürlükleri konusunda kararlı bir toplumu oluşturmak ve onunla el ele teröre karşı mücadele etmektir.
Bu işin başka hiçbir çaresi yok.
Üzgünüm ama böyle!
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları