Yürekler Yanıyormuş Kimin Umurunda ki...

30 Haziran 2016 Perşembe

Deveye sorduklarında “Boynun neden eğridiye, “Nerem doğru ki” demiş ya. Kendilerine sorsanız söylemezler ama AKP’yi yöneten ve yönlendirenler için de aynı durum söz konusu.
Onca dert yetmezmiş gibi salı gecesi yine canlı bomba saldırısında onlarca şehit verdik. Sayıların alıştırarak açıklanması alışkanlığı nedeniyle sayı yazmıyorum.
Henüz PKK mi, TAK mı, IŞİD mi yaptı şu anda bilinmiyor. Teröre 5 yılda, böylesine saldırılarla 300 kurban verdiğimizi arkadaşlar belirlemiş.
Artık “Ateş düştüğü yeri yakar” özlü sözünün geçerliliği kalmadı. Aklı başında ve içinde yurt sevgisi olanların tümünün yüreğine ateş düşüyor. Yöneticilerimiz de bu kapsamda diyebilen var mıdır acaba?

***

Hukukun en geçerli yönteminin anayasayı yok saymak olduğu bir süreçten geçiyoruz.
Her terör saldırısında daha cankurtaranlar gelmeden yayın yasağı geliyor.
Oysa anayasaya göre “Yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için kanunla belirlenecek sınırlar içinde, hâkim tarafından verilen kararlar saklı kalmak üzere, olaylar hakkında yayın yasağı konamaz.”
Yargılama başlamış mı? Hayır. Henüz soruşturma aşamasında. Peki nasıl konuyor? İstediğinde soruşturma ile yargılamayı (kovuşturma) ayıran iktidar, işine geldiğinde tersini yapıveriyor. Hem de yalnız basılı iletişim araçları için geçerli olduğu başlangıcında belirtilen Basın Yasası’nın basın özgürlüğünü tanımlayan maddesinden yola çıkarak radyo ve televizyonları da yasaklayarak.

***

“Cemaatçileri temizliyoruz” gerekçesini kullanarak kendi yandaşlarıyla doldurma amacındaki girişimlere, Yargıtay ve Danıştay’ı yeniden yapılandırma da katıldı.
Görüşülmekte olan “Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” kabul edildiğinde çaycı başkanlar ile iki üst yargı kurumunun daire başkanları dışındaki üyeleri azledilmiş sayılacaklar.
Yasada belirlenen sayılara göre yeni üyelerin dörtte üçü HSYK, dörtte biri de Cumhurbaşkanı tarafından yeniden atanacaklar. Tanınacak süre de beş gün olacak.
Ama atama aynı anda yapılacağına göre doğal olanı birkaç yargıcın iki taraftan da atanmış olması...
Oysa Cumhuriyet’in haberinden anlaşılacağı gibi MİT, yargıçlar ve savcılar hakkında fişleme yapmış, atanacak olanlar HSYK ile Cumhurbaşkanlığı arasında paylaştırılmış!
Tersi de ancak “Ben şunları atıyorum, siz kimleri atıyorsunuz” ilişkileri ile mümkün...

***

Anayasada yargıç ve savcıların “azli” diye bir kavram yok. Çünkü yalnız “meslekte ilerlemelerinin” yasayla belirleneceği anayasada yazıyor. Bir soruşturma yapılmadan sürgün edilmeleri olası değil.
“Verilen kararları denetleme” konumundan, kürsü görevlisi yapılarak “Vereceği kararların denetleneceği” bir konuma indirgenmek olacak iş değil ama olacak. Çünkü AKP’nin hukuk anlayışı böyle...

***

Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 12 Şubat 2016’da açıkladığı karara göre, sadece 2015’ten 2016’ya devredilen hukuk dosyalarının sayısı 268 bin 924, ceza dosyalarının sayısı da 387 bin 806. Yani 656 bin 730 dosya devredilmiş.
Danıştay Başkanlığı’nın 2015 yılı Faaliyet Raporu’na göre de 2016’ya devredilen dosya sayısı 194 bin 95.
2016’da gelen dosya sayısını, devredenler dahil kaçının sonuçlandırıldığını bilemiyoruz.
Dava dairelerinin sayısı da azaltılacağına göre adalet ne zaman ortaya çıkacak?
Kimin umurunda ki. Önemli olan iktidarın kendi yargı organını oluşturup geleceğini garantiye almak.
Bunca hukuksuzluğa değer mi ya da yeterli midir dersiniz?
Zamanlaması da manidar oldu. Birileri Atatürk Havalimanı’nda insan toplukıyımı yaparken aynı gece AKP’liler de hukuka kıyıyorlardı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları