Sıradan insan nasıl terör eylemcisine dönüşür?

01 Temmuz 2016 Cuma

1 Nisan’da yayın hayatına başlayan Herkese Bilim Teknoloji dergisinin ilk kapak konusu şu başlığı taşıyordu: Sıradan bir insan terör eylemcisine nasıl dönüşür? Bu konuyu seçmemizin önemli bir nedeni vardı; zira 19 Mart’ta İstanbul Taksim’de İstiklal Caddesi’nde bombalı bir intihar saldırısı gerçekleşmiş, 5 kişi ölmüş, 37 kişi yaralanmıştı. İlk değildi, son da olmadı ne yazık ki...
1 yıl içinde sadece Türkiye’de 17 terör saldırısı gerçekleştirildi; bilanço: 298 ölü, 1000’i aşkın yaralı. 2012 yılından başlayarak her yıl yayımlanan bir uluslararası veri var: Küresel Terör Endeksi. 2013 yılında terör sonucu 18 bin 111 kişi hayatını kaybederken 2014 yılında yüzde 80 artışla bu sayı 32 bin 658 kişiye çıkmış.
Gelelim bilim dünyasının bu konuyu nasıl gördüğüne...
Şiddetle en ufak bir ilişkisi olmayan insanların seri katile dönüşmesine yol açan belirtilerin 7 madde altında toplanabileceğini söylüyor bilim dünyası (Kaliforniya Üniversitesi, Nöroşirürji uzmanı Itzhak Fried’ın araştırması). “Kötülüğün 7 semptomu” olarak da bilinen bu 7 madde şöyle:
- Kalıplaşmış bir şekilde tekrarlayan şiddet.
- Obsessif (saplantılı) inançlar.
- Şiddet karşısında duyarsızlaşma.
- İnişi çıkışı olmayan duygusal bir yapı.
- Şiddeti günlük aktivitelerden ayırma.
- Otoriteye tam itaat.
- Bağlı olduğu grubun üyelerini yüceltme.
Fried’a göre tüm bu belirtiler “bilişsel kırılma” olarak adlandırılan olgunun sonucu ortaya çıkıyor. Tabii bu ileri araştırmalar gerektiren bir ilk kuramdı ve bilim dünyasında da konu ile ilgili bir sürü çalışma yapıldı, hâlâ da yürütülüyor. Onlardan biri olan Milgram deneyine göre “insanlar otorite altında olduklarında kendi vicdanlarını susturarak şiddet uygulamaktan kaçınmıyor”. İngiltere’de St. Andews Üniversitesi’nden Stephen Reicher ise “Ben koşullar uygun olduğunda herkesin kötülük yapabileceğine inanıyorum. Eğer dünyayı şiddetten arındırmak istiyorsak, koşulları düzeltmeliyiz. Bunun için de bireyleri değil grupları ele almalıyız” diyor.
Dünyada giderek artan terörle mücadele etmenin, teröristleri etkisiz hale getirmekle, güvenlik önlemleri ya da gelişmiş istihbaratla başarılı olacağına, terörün kökünün kazınacağına inanıyorsak yanılmış oluruz. Bu yüzden acilen küresel bağlamda üzerinde tartışmaya başlanması gereken konu, Reicher’in dediği gibi “koşulları düzeltmek”. Bu da geliyor, geliyor, küresel neoliberal kapitalist sistemin kendisini sorgulaması konusunda duvara tosluyor. Yüzyıllar boyu, yoksul ve azgelişmiş ülkelerin üzerine basarak, onların diktatör rejimlerini besleyerek zenginleşme ile artık bu sistemin sürdürülemeyeceği aşikâr...
Koşulları değiştirmeye yardımcı olabilecek önemli araçlardan biri de eğitim. Tabii, doğru ve çağdaş eğitim olmak kaydıyla... Eğitim beraberinde sorgulamayı, akılcılığı da getirdiği için terör odaklarının en önemli besin maddelerinden biri olan “otoriteye tam itaat” konusu da sekteye uğramış oluyor.
Dünya Ekonomik Forumu 3 gün önce 2016 Küresel Beşeri Sermaye raporunu yayımladı. Rapor 130 ülkeyi kendi insanına yatırım (eğitim, beceri geliştirme ve istihdama katılım) alanlarında değerlendiriyor. Türkiye’nin Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin gerisinde 73. sırada olduğu raporda Ortadoğu ve Afrika ülkeleri haliyle en sonlarda. Bu ülkeler terör yuvalarının beslendiği ülkeler de aynı zamanda. Bilmem anladınız mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları