Özgür Mumcu

Korku, şaşkınlık, panik

01 Temmuz 2016 Cuma

Atatürk Havalimanı katliamından sonra bir gün milli yas ilan edildi. Öyle çok uzatılmadı ki köprü açılışı bayram öncesine yetişsin. Bütün dünya İstanbul için saygı duruşunda bulunurken açılış törenlerinde konfetiler altında bayram havası yaşadıklarını söyleyen yöneticileri var memleketimizin. Bu kınanacak bir şeydir belki ama asla şaşırılacak iş değildir.

Bu iktidarın kutsalı inşaat ve ihale. Gözlerinde beton, çimento, çelik ve asfalt insan hayatından daha önemli. İstifa çağrılarına AKP Grup Başkanvekili’nin “Hayret bir şey ya, en ufak şeyde ‘hükümet istifa etmedi’” diye tepki göstermesinden de öncelikler belli oluyor.

Bundan bir önceki milli yas, Suudi Arabistan kralı öldüğünde ilan edilmişti. 43 kişi bir Suudi Arabistan kralı ediyor. Katliamı gerçekleştirenlerin İslamcılığının tohumlarını atan, Vahhabi ideolojisiyle El Kaide ve IŞİD’in selefi radikalizmine ilham veren Suudi Arabistan’ın kralı. Bu iktidar, ülkenin bayrağını o kral için yarıya indirdi.

Suriye sınırı senelerce kevgire çevrildi. Ne idüğü belirsiz Selefi çetelere “muhalif” payesi verildi. Kâh desteklendiler kâh yapıp ettiklerine göz yumuldu. Başta mesele Batı’nın onayını almıştı. Sonra işler kontrolden çıktı. Dönüm noktalarından biri Trablus’taki saldırıda ABD büyükelçisinin öldürülmesiydi. İddialara göre, büyükelçi Libya’dan Suriye’ye giden cephanenin “yanlış ellere geçtiği” kaygısıyla Trablus’taydı. MİT TIR’ları haberindeki cephane sandıkları üzerinde Trablus damgası belli ki tesadüf değildi.

Katar doğalgazı Suriye’den geçerek Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşacaktı. Bu Rusya ve İran’ın işine gelmiyordu. İran ve Suriye, Irak’ı da dahil edecek başka bir hattın peşindeydi. Elbette iç savaşların bin tane sebebi olur. Ancak kuzeydeki Selefilerin bir süre Batı ve Türkiye tarafından desteklenmesinin sebepleri arasında en önemlisi buydu.

Rusya’nın Akdeniz’deki tek üssünü bırakmayacağı ve savaşa dahil olacağı ise belliydi. Kürtlerin de bölgede kendilerine özerk bir alan açacağı da herhalde sürpriz değildi.

Yani özetle işlerin buraya geleceği açıktı. Yine de Emevi Camii’nde namaz kılacağını zannedenler ve memleket dış siyaset tarihinin açık ara en beceriksiz karakteri Davutoğlu Ahmet Hoca’nın fantezileriyle buraya vardık.

Bir yandan enerji hatları, her yeri TOKİ’lemek hırsı diğer yanda primitif bir İslamcılığın ve ona içkin aşağılık kompleksinin stratejik derinlik cilasıyla parlatılması.

Şimdi paçalar tutuştu. İktidarın kutsalı inşaatlar. Haliyle havalimanları da kutsalları arasında. IŞİD, hayal kırıklığına uğramışların nefretiyle iktidarı yumuşak karnından vurmaya karar verdi.

Adıyaman’daki bir çay ocağındaki üç beş kişinin her yeri kasıp kavurabildiği bir eylem rahatlığına sahip IŞİD, bu saatten sonra nasıl engellenecek?

Kaç hücreleri var? Kimlerle nasıl ilişkiler içindeler?

Paçalar tutuşunca kutsalları için her şeyi ve herkesi safra gibi atabilecek bir iktidar bu. Mavi Marmara ve İHH’den kurtulma çabası boşuna değil. Rusya’ya özür, İsrail’le anlaşma sadece başlangıç. Ne dedi Dışişleri Bakanı dün? “Esad’ın kalması, gitmesi konusunda farklı görüşlerimiz oldu. Şimdi de aynı fikirdeyiz demek zor olabilir ama farklı fikirleri görüşebiliriz.” Gerekirse Recep, Tayyip’le kavga eder. Tutuşma öyle böyle değil.

O sebeple köprü açılışında bayram ettiler diye kızmayın. Şaşkınlık, korku ve panik insanlara akıl dışı ve gereksiz çok şey yaptırır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları