Mısır ve topyekûn kendini inkâr

06 Temmuz 2016 Çarşamba

Siyasal İslamcı veçheden ideolojik pürüzleri ve hasar potansiyeli baki kalmakla birlikte, İsrail ile de, Rusya ile de ‘normalleşme’ ekonomik ve enerji çıkarları üzerinden ‘pazarlanabilir’. Zorlarsak, ‘biatkar’ kitlenin ‘ayaklarının yere basmasını’ hayra bile yorarız. Lakin iş ‘Rabia’yı gömmeye geldiğinde, hem daha ‘varoluşsal’ hem de ‘kandırmacanın’ daha kanırtıcı olacağı bir vakamız var.

***

Başbakan Binali Yıldırım, ‘normalleşme’ hamlelerinde sıranın Mısır’a geldiğini söyledi, “muhatabıyla yüzyüze görüşmeye hazır olduğunu” duyurdu. Kahire’nin ticarette ‘yanlış adımlar attığını’, zararın Mısır halkına yazdığını savundu. Türkiye’nin ‘İhvancı’ hayallerle güney hattında yitirdiği ekonomik çıkarları yok zaten.

Mevzu elbette yeni değil. Erdoğan şubatta bakanlar düzeyinde ilişki kurulmasını dışlamadığını söylemişti. Lakin, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri nisanda İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesine soğuk tavırlarla geldi, dönem başkanlığını devredip birkaç saat içinde çekip gitti. Türkiye en az bir yıldır Mısır ile arasını düzeltmeye çabalamakta. Ve ‘yüz vermeyen’ taraf Kahire. Türkiye’nin kullanabilecek kozu yokken, Mısır’ın ideolojik damara ‘damardan dokunan’ can yakıcı bir şartı var.

Mısır, Türkiye’nin İhvan kuşağı hayallerini batıran, ‘dine dayalı, sandıkçı ve otoriter zihniyeti’ göze sokan ülke. Davutoğlucu, SETA’cı aklın şaşı merceğinden iç politikaya pazarlanmış serüven ibretlik.

***

Mısır’da 2011 Ocak’ında sol/seküler/liberal kesimin öncülüğünde geniş halk kitlelerinin isyanına sonradan katılıp ‘üzerine çöken’ İhvan’ın hükmü salt bir sene sürmüştü. Ordu ile zımni uzlaşma ile Hüsnü Mübarek ‘kızağa çekilmiş, İhvan, ‘ordu-millet elele’ sloganıyla kendi sistemini tesise soyunmuştu. Sol/seküler/liberal kesimin bir demorasi umuduyla destek vermesiyle seçilen Muhammed Mursi, Mübarek’in generallerini madalyalarla emekliye sevk ederken sonunu hazırlayacak Abdülfettah El Sisi’yi genelkurmayın başına atamıştı.

Sonrası malumumuz.. Mursi’nin Kasım-aralık 2012’de tüm toplum kesimlerini dışlayarak zaten var olan şeriat atfını keskinleştiren, radikal dinci anayasayı yetkileri gast ederek onaylatması, ‘Firavun’ lakabını alması.. Altı aylık grevli sancılı sürecin ardından Haziran 2013’te kitlelerin Mursi’nin istifası talebiyle Tahrir’e yeniden inmesi. El Sisi’nin Mursi’yi güven yitirdiğini belirterek referandum için ikna çabasının başarısız olması. Ve ordunun yönetime el koyup sivilleri de içeren hükümet kurması. İhvan’ın ‘terör örgütü’ ilan edilmesi, Mursi ve İhvan liderliğinin vatana ihanet dahil ciddi ithamlarla idam dahil ağır cezalara çarptırılması...

***

Bu süreçte Türkiye medyası Mısır ordusunun halka ateş açma görüntülerini kanırta kanırta kullandı. Ama o kitlenin içine girip sivilleri kalkan yapan –adetleri böyle- silahlı militanıları hiç anmadı. Zira ‘meşru hükümete darbe’ teması işlenirken ‘sebepsiz şiddet’ sunumuna ihtiyaç vardı. O esnada asıl ‘sebepsiz şiddet’ tersinden Türkiye’de dünya tarihinin en barışçı demokratik hareketi Gezi’de vuku bulmaktaydı. Ve kitlelerin içinde Kahire’dekinin aksine silahlılar yoktu. Mısır, Gezi ruhuyla sersemlemiş AKP’nin dilinde tabana işlenecek ‘Rabia’ oluverdi.

***

Bugün Kahire, Türkiye ile normalleşme başlatmanın ilk şartını net olarak koyuyor: 30 Haziran Devrimi ve Mısır devlet kurumlarının meşruiyetinin tanınması. Bu ‘Rabia’nın gömülmesi demek. Ankara’daki zat için yenilip yutulması hiç kolay değil.

***

Bu süreçte Türkiye, Ağustos 2013’te Mısır’ı BM Güvenlik Konseyi’ne şikayet edip sonuç alamadı. İhvan yargılamalarını dört parmak kaldırarak biçare izledi. 2014’te Kahire, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğinin aleyhine lobi yapıp başarılı oldu. Libya’da sınır ötesi terör tehdidi karşısında Kahire uluslararası toplumla, tanınmışlık sahibi hükümeti desteklerken, Türkiye dışlanan İslamcıları destekleyip başarısız oldu. Mısır, İsrail, Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan ile ilişkileri geliştirdi, ABD ve Rusya ile dengeledi. Suud’dan bol para alıyor, karşılığını –Yemen’de kısmen ve adacıkların iadesi- pek az veriyor.

Türkiye’nin arabulucu olarak medet umacağı ülkeler ise Mart 2014’te İhvan’ı ‘terör listesine’ sokmuş Suudi Arabistan ve yeni kralın siyasal İslamcı harekete sözde yumuşayan tutumu. Ve tabii Mısır’ın ‘Filistin İhvan’ı Hamas üzerinde düşmanlıkta ortaklaştığı İsrail. Yani manzara evlere şenlik!

***

Ankara’da çekilen ızdırap Erdoğan’ın diline yansıyor. “Türkiye’nin Mısır halkıyla sorunu olmadığını, Mısır ile meselenin yönetimiyle, özellikle de lideriyle olduğunu” söylüyor. Eh ilişkiler yönetimler üzerinden yürütüldüğüne göre beyhude laflar. Ama anlayışlı olmak lazım. Topyekün kendini inkar kolay iş değil.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları