İstanbul Modern’de yaz retrospektifi

06 Temmuz 2016 Çarşamba

İstanbul Modern’in bir tarafı deniz, üç tarafı inşaat. Galataport inşaatı başlamış. Tophane nargilecileri tarihe karışmış. Antrepoların yerinde moloz var. Yıllardır inşaatı süren Resim ve Heykel Müzesi hâlâ iskelet halinde. Ama gereğinden fazla yükselmiş gibi. Görünümü iyice bozacakmış hissi veriyor.
35 derece sıcakta, toz topraktan bunalmış bir halde İstanbul Modern’e giriyorum. Bir vaha gibi.Her şey geride kalıyor, ferahlıyorsunuz. Öğle sıcağında İstanbul Modern’de yoğun bir kalabalık var. Şaşırıyorum, seviniyorum.
Sürekli sergi alanında Tanpınar’ın “Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında” sözlerinden yola çıkan “Sanatçı ve Zamanı” başlıklı koleksiyon sergisi var. Sanatçıların geçmiş, şimdi ve gelecekle hesaplaşmalarını yansıtan bir seçme yapılmış.
“Yaz ayları Türk insanının müzelere, sergilere gittiği bir mevsim değil” diye yerleşmiş ve bence yanlış bir kanı olsa da İnci Eviner’in “İçimde Kim Var?” adlı resrospektifi 22 Haziran’da kapılarını açtı. Ve “Türk insanı” İstanbul Modern’i doldurduğu gibi retrospektife de büyük ilgi gösteriyor.
İnci Eviner 80’li yıllardan beri çalışmalarını sürdüren bir sanatçı. 40 yıllık sanat yaşamında çeşitli evrelerden geçmiş, farklı yaklaşımları denemiş, değişik olgulara, konulara yönelmiş. Küratörlüğünü Levent Çalıkoğlu’nun yaptığı retrospektifte tüm evrelerini zaman akışı içinde görmeyi bekliyorsunuz. Ama sergide sanatçının evreleri iç içe geçmiş bir halde sunuluyor.
İnci Eviner’in resim, desen, video, fotoğraf, yerleştirme ve heykel çalışmaları var. İstanbul Art News ve Cogito’nun haziran sayılarında okuduğum uzun ve bilgilendirici söyleşilerinde belirttiği gibi Eviner’in çalışmalarının merkezini desen oluşturuyor. Bu iç içe geçmiş sunumda desenin önceliğini kuvvetle hissediyorsunuz. Tüm işlerinde desenin etkisi, belirleyiciliği var. Bunu özellikle birer yarı canlı tablo etkisi yaratan videolarında hissediyorsunuz. Harem, Parlamento, Ulusal Zindelik gibi videolar haklı olarak Eviner’in dünya çapında ilgi toplamasına, büyük müzelerde eserlerinin yer almasına neden olmuş. Retrospektif 23 Ekim’e dek sürecek. Kaçırmayın.
Fotoğraf bölümünde “Otmar Pferschy’den Günümüze Türkiye Fotoğrafında İnsanın Serüveni” altbaşlığını taşıyan “İnsan İnsanı Çekermiş” başlıklı İstanbul Modern Koleksiyonu’ndan derlenmiş bir sergi var. Merih Akoğul’un küratörlüğünde Türkiye’den 80 fotoğrafçının, 80 yıllık bir süreçte çektiği fotoğraflar yer alıyor. Bildiğimiz, anımsadığımız fotoğrafların yanında büyük ustaların ilk kez gördüğümüz kareleri de var. Sergi 18 Aralık’a dek sürecek.
VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin 5. sergisi “Geç Olmadan Eve Dön” adını taşıyor. “19. yüzyıldan günümüze konutun ekonomi-politik serüvenini sahnelemenin yanı sıra yaşam alanına ve kullanım alışkanlıklarına değinmek” amacında. Küratörlüğünü Cem Sorguç’un yaptığı sergiyi karmaşık ve sıkışık buldum. Dar alanda çok fazla sayıda görsel kullanılmış. Sergilenen fotoğrafların arkasına yine görsellerle oluşan bir zemin konulunca imge bombardımanı boğucu hal alıyor. Sergi kapsamındaki video ise etkileyici, keşke biraz daha uzun olsaymış dedirtiyor.
İstanbul Modern “Türkiye Sinemasında Ustalar” adlı yeni bir projeye başlamış. İlk konuğu Lütfi Akad. Sergi 100 yaşını kutladığımız Akad’ın 100 parçalık arşivini bir araya getiriyor. Sergiyle birlikte Akad’ın 10 filmi de gösteriliyor. Bu proje için bir sergi alanı yaratılmış. İçinde içecek makineleri ve oturma gruplarının yer aldığı bu dar alanın sergi izlemeye uygun olmadığını belirteyim. Sergi 31 Aralık’a kadar sürecek.
Yaz sıcağında serin, ferah ve güzel manzaralı bir müzede iyi sergiler izlemek istiyorsanız İstanbul Modern’e yolunuzu düşürün...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ara Güler Müzesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları