Hikmet Çetinkaya

Bol ‘kaşarlı’ cehalet...

07 Temmuz 2016 Perşembe

İnsan hayatının, kayıpların önemsenmediği bir dönemden geçerken ister istemez şu soru aklınıza geliyor:
“Bu gidişin sonu nereye varacak?”
Ölümden öte ne var insan hayatında...
Şehit cenazeleri, kayıp çocuklar, viran evler, yoksulluk.
On binlerce asker kimi zaman ölümün kıyısında, kimi zaman içinde...
Onların anaları, babaları, kardeşleri, eşleri, çocukları var.
Hayatın kendi akışı içinde adaletsizliği umutsuzlukla yan yana koyduğunuzda, acıları zamanın içine yaydığınızda aklınız karışıyor.
Düşünüyorsunuz uzun uzun...
Çözüm süreci, barış, kardeşlik derken nereye geldiğimizi; kin, nefret duygularının neden bu denli arttığını, kör terörün nasıl tırmandığını anlamakta zorluk çekersiniz.
PKK terörüyle mücadele ederken, IŞİD belasının Ortadoğu’da nasıl filizlendiğini, kimlerin destek verdiğini, emperyalizmin Büyük Ortadoğu Projesi’nin hayata geçirilmesi için köktendincilerle nasıl pazarlık ettiklerini anlarsınız.
Elbet birden değil...
Suriye’yi Irak’laştıran zihniyetin Türkiye’yi Suriye’leştirmek istediğini neredeyse iki yıl önce yazmış, Suriye sınırının yabancı devletlerin istihbaratçılarıyla dolup taştığını anlatmıştım...
Toplum derin bir kaygısızlık içinde olup bitenlerden habersizdi.
Aslında Reyhanlı katliamı, ardından başlayan süreç, Adıyaman merkezli IŞİD yapılanması, dış ve iç güçler...

***

Kana kan, intikam sarmalında yaşayan toplumlarda demokrasi ve özgürlükler bir yaşam biçimi olmaktan çıkar...
Şiddet, intikam, nefret duyguları toplumda egemen olur. Kardeş kardeşi öldürür. Mezhep savaşlarıyla yaşanılan topraklar kan gölüne dönüşür...
Bu yüzden yakın tarihin sayfaları kanlıdır...
Olan masum insanlara olur!
Sinsi, Panamalı, örtülü, kutulu mutulu bir sömürü düzeni, din sarmalıyla birlikte gelişir...
Askeri vesayete karşı çıkanlar bir bakarsınız sivil vesayetin göbeğindedir...
Potansiyel tutsaklığın, boyun eğmenin mahkûmiyetin gölgesinde yaşayan halk tüm katliamları görmezden gelir, Ankara Gar’ı katliamında canlar ölürken şiddet yanlıları açık açık “İyi oldu, solcular, Aleviler, Kürtler, Türkler, emekçiler, gençler geberdi” diye yazı yazabilir.
Bu cehennem ateşini yakanlar, gün gelir Atatürk Havalimanı’nda yabancıları hedef alan katliamlar yapar...
Devletin bu kanlı saldırıdan önce haberi yoktur...
Bir günlük yas tutulur...
Operasyonlar yapılır 30 kişi gözaltına alınır... Gözaltına alınlardan 15’i yabancı uyrukludur...
Siz yaşananları sadece seyredersiniz.
Ne Esad ne de IŞİD zulmü karşısında saf tutmak...
İnsan sevgisiyle barış içinde yaşamak, içeriden ve dışarıdan destek alan terör örgütlerine karşı hazırlıklı olmak, istihbaratı güçlendirmek.
Bunların hiçbiri bugüne dek yapılmadı, Esad düşman olarak görülürken köktendinci terör örgütleri, örtülü ya da örtüsüz desteklendi...
Ne zaman ki Paris ve Brüksel saldırıları oldu onlarca masum insan öldü, Avrupa ülkeleri uyandı.
O zamana dek akılları neredeydi?

***

Bu cehennemi, yangın yerini yaratanlara destek Körfez ülkelerinden mi geliyordu yoksa başka yerlerden mi henüz ortaya çıkmadı.
Batı’nın ikiyüzlü politikaları, Körfez ülkelerinin kirli parası, barış olarak adlandırılan sürecin öteki yüzü neydi peki?
Etnik ve mezhepsel savaşlar!
Biz bu savaşların orta yerinde çaresizlik içinde kıvranıp duruyor, acılarımızı, hüzünlerimizi çoğaltıyoruz...
Son İstanbul saldırısından, Bağdat, Medine katliamlarına bakın, Paris ve Brüksel katliamını düşünün...
Nedir bu kanlı oyunun adı?
Nedir!
Hayat; bol kaşarlı tost, popülizm, cehalet değil ki!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları