Arif Kızılyalın

‘En yakınımıza kadar gelmişler’

24 Temmuz 2016 Pazar

Başarısız darbe girişimi sonrası devletin her kademesinde paralel yapılanmanın inanılmaz boyutlarından söz ediliyor.
Saat, dakika geçmiyor ki hâkimi, savcısı, Emniyet müdürü, generali, üstsubayı, kadastrocusu, öğretmeni, sendikacısı görevinden alınmasın, tutuklanmasın...
Peki, spor?
Sporda yok mu söz konusu cemaat yapılanması?
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var ki, şimdiki Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, göreve geldiği ilk günlerde, kendisine miras bırakılan Gençlik Spor Genel Müdürlüğü kadrolarında önemli değişikliklere gitti. Yanılmıyorsam bu sayı 2 bin 500 civarı. Ufak ufak, azar azar yaptı değişiklikleri. Gerçi pasife alınan kadrolar arasında cemaatle yaşam biçimi asla uymayacak laik, demokrat isimler de vardı, ama asıl hedef, kendisinden önceki dönem bir gecede göreve başlatılan binlerce personeldi. Kurumsal hafıza silinme pahasına göreve getirilen bu grubu yavaş yavaş uzaklaştırdı Bakanlık’tan.
Darbe gecesi sonrası da 300’den fazla isim hakkında soruşturma açıldı, gözaltı yapıldı.
Tam bu isimler kim derken, bir dostum aradı. Kendisi, ötekileştirilen branşlarda eski milli sporcu, hoca, eğitimci ve turizm yatırımcısıdır. Eski dönemin emekli askeri olduğu için cemaatle, onla bunla işi olmayan bir karakterdir.

O teberruları kim aldı?
Başladı anlatmaya: “İşim turizmcilik. 2004’te turizm ve spor yatırımı için Erzurum’da bir yer bulduk, kurallara uygun bir proje ile çaldığımız kapı (ki devlet dairesi) bizi, ‘önce falanca vakfa teberruda bulun’ diye geri çevirdi. Durumu o zamanın spor bakanına bildirdim, dönen olmadı. Yine benzeri bir tablo ile 2007’de karşılaştım. Bu kez Turizm Bakanlığı’na gittim, yine “teberru, vakıf” dendi, durumu dosya ile rapor ettim, ben kötü kişi oldum. Bir süre önce o dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na Efkan Ala aracılığı ile bu durumun benzerini içeren bir dosya verdim, yine ses çıkmadı, darbeden 15 gün önce benzeri bir şikayetle dosyayı Turizm Bakanı’nın masasına bıraktım. Sonuç ortada...
Bu kişi, yılların spor ve turizm adamı. Yalan söyleyecek hali yok.
Ağzım açık kendisini dinlemeye devam ettim:
Şimdi devlet kademesi, ‘her tarafa sızmışlar, en yakınımıza gelmişler’ diye dert yanıyor. İyi de sayın bakanlar, sayın vekiller, sayın eski Başbakan, size gelen dosyalara göz atmıyor musunuz? Ya da atıyor ve önemsemiyor musunuz?
Susakaldım, yorumu size şimdiki Spor Bakanı Kılıç’a, Turizm Bakanı’na ve eski bakanlara bırakıyorum.

Yıldırım’ı da dinlemediniz!
Cumhuriyet’in dünkü manşeti “Aziz Yıldırım darbe için uyarmıştı”ydı. Galiba www.cumhuriyet. com.tr.’de okunma rekoru kırdı. Aslında derleme haberdi, öyle yeni bulunan bir şey değildi. Üstelik Aziz Yıldırım’ın 4 yıl boyunca cemaatten nasıl dert yandığını biliyoruz. Ve şunu söyleyelim ki gazetelerin yüzde 70’i Yıldırım’ın, “Şike değil, memleket meselesi, bu yapılanmanın hedefi Türkiye Cumhuriyeti” sözlerini manşete taşıdı son 4 yılda. Peki, istihbarattan ya da paralel olmayan devlet mekanizmasından bir Allah’ın kulu Sayın Aziz Yıldırım’a, “Ya hu Başkan anlatsana şu işin perde arkasını” demedi mi? Dediyse, aldığı yanıtı Spor Bakanlığı’na, İçişleri Bakanlığı’na, Başbakan’a, hatta son iki Cumhurbaşkanı’na iletmedi mi?
Neyse, konu derin...
Ama bir gerçek var ki 60 küsur federasyon ve futbol dünyası bu arınma sürecinden payını alacak. Özellikle adama göre iş politikasıyla atananlar hedefte, gönül ister ki, bu elemede suçsuz günahsızların kanına girilmesin. Malum, kurunun yanında yaşı çatır çatır yakmayı severiz!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ekmek yoksa ıstakoz ye! 17 Nisan 2024
Kimin bayramı? 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları