Tehlikeli Ama Umutsuz Değil

27 Temmuz 2016 Çarşamba

Yenilgiye uğratılmış darbe girişimi sonrasını anlayabilmek için 15 Temmuz öncesine, o günlerin siyasal olarak öne çıkmış kavgasına bakmakta yarar var. AKP, kasım seçimlerinde bir şekilde elde ettiği çoğunluğa dayanarak mesafe almış, olgunlaşmış planlarını uygulamak için hızlanmıştı. Ağırlığın eğitim alanına verildiğini, Maarif Vakfı eliyle yeni bir aşamanın planlandığını biliyoruz. Bu uzun vadeli plan, iktidarı daha stabil hale getirmek için atılacak adımlarla bütünleşiyor, başkanlık sistemine uygun bir anayasa değişikliği ısrarı sürüyordu.

***

Bütün bu plana, programa karşı parlamento içi muhalefetin etkisiz kaldığını da hatırlıyoruz. Tam o sırada, fark edilmeyen ya da çok söyleyen olmasına rağmen dikkate alınmayan devlet içindeki derin yarılma kendini kanlı bir darbe girişimi ile gösterdi. Çapı çerçevesi her geçen gün biraz daha netleşen bu yarılma, iktidarla paylaşım savaşına girişmiş Gülen Cemaati’nin saldırısı, uzun süredir devam eden kavganın ne kadar büyük olduğunu, devletin bu kavgada ne kadar ağır yara aldığını da gösterdi.

***

İktidarın aslında hâkim olmadığı bir askeri bürokratik yapının üstünde oturduğu, savaşı neredeyse yitirmek üzere olduğu da ortaya çıktı. Yenilgiye uğratılmış cemaatçi darbe AKP iktidarını hem korkutmuş hem de gerçekte devletteki varlığının, gücünün sallantılı olduğunu göstermiştir. Darbe sonrası atılan adımlar bu gerçeğin fark edildiğini gösteriyor. “Devletin yeniden inşa edileceği söylemi” de bunu anlatıyor. Peki, devlet yeniden ve nasıl inşa edilecek?

***

Görünen biçimi OHAL yasası kullanılarak devlet içinde örgütlenmiş Cemaat elemanlarının uzaklaştırılması, yargılanması, etkisizleştirilmesidir. Ama özellikle askeri kanatla ilgili olarak anlatılanlara bakılırsa bu kolayca üstesinden gelinebilecek bir iş gibi görünmüyor. Bu nedenle iktidar partisi uzun ya da kısa erimli kimi planlarını ertelemek durumunda kalabilir. Cumhurbaşkanı’nın iki muhalefet partisi lideri ile görüşmesinin ana gündem maddesi de doğal olarak bu konu oldu.

***

Peki, iktidar ile özellikle parlamentodaki ana muhalefet ve parlamento dışındaki demokratik güçler arasındaki çelişkiler bu yeni durumda ortadan kalktı mı? Siyasetin tümünü tehdit eden Cemaat saldırısından hemen sonra iktidar partisinin ortaya çıkan durumu fırsata çevirmek istediği, bu nedenle laikliği baskılayan, şiddet içeren, demokratik muhalefeti hedef alan yöntemleri desteklediği ama bunun çok da işe yaramadığını gördüğü söylenebilir. Daha sonra iki adım ileri gitme niyetini kaybetmeden bir adım gerilemek mantıklıydı; öyle yapılmıştır.

***

YARSAV’ın kapatılmasıyla, gazetecilere yönelik soruşturmalarla ciddiyeti kaçan “OHAL uygulamasında dikkatli olunacağı” sözleri verilerek, ana muhalefet partisinin desteğinin alındığı anlaşılıyor. Bundan sonra parlamento içinde ve dışında muhaliflerin dikkati, eylemi ve ilkeli tutumu etkili olabilir. Bu açıdan yüz binlerin uzun süre yasaklı kalan Taksim alanında Gezi ruhuyla kendilerini göstermeleri hiç küçümsenmemesi gereken bir gelişme oldu. Taksim Meydanı “devletin yeniden inşasının” bundan böyle ancak demokrasiyle mümkün olabileceğini de göstermiştir.
Demokratik siyaset, ideolojinin resmettiği sınıf çelişkileri ile Taksim’e tekrar çıkacaktır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları