Çiğdem Toker

‘Mutlu günler’in eseri

27 Temmuz 2016 Çarşamba

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, işkence iddialarının asılsız olduğunu açıklamış.
Hukuk devleti adına içimiz ferahladı.
Günlerdir görüntüleri önümüze düşen, polislerin kolunda götürülürken kafası, gözü, kolu, ağzı, burnu patlamış insanların tamamının, bu organlarını, 30 güne uzatılacak gözaltı sürelerinin başlangıcında sert zeminlere çarptığını, hepsinin dikkatsizlikle malul olduğunu kabul edelim.
Bunun yaparken dünyanın bütün kargalarını da yanımıza çağıralım.
Ne de olsa bu dalgalar genişledikçe, çarpılacak sert zeminleri de çoğalacaktır.

***

Hafızası çeyrek yüzyıl öncesine erişebilen, yahut gazete arşivlerini karıştırmayı sevenler anımsar.
İki sevgili eğer, bir felaket sonucu ayrılmak zorunda kalmışsa, gazete sayfasındaki sepya rengi fotoğraflarının altında, şöyle yazardı eskiden:
“Falanca ile filanca mutlu günlerinde görünüyor.”
Biri ihtimal ölmüş, öteki cezaevine girmiş sevgililer yüzlerinde fazlaca iyimser bir ifadeyle, sanki o mutluluk sonsuza dek sürecekmişçesine ufka bakmakta, bakışlarındaki coşku ve özgüvenle, adeta durumu dışarıdan izleyen bizlere de aynı bu intibaı vermeye çalışmaktadır.
AKP ile Gülen Cemaati’nin, Ankara siyaset ve bürokrasisindeki “mutlu günleri” de işte böyle fotoğraflarla doludur.
On yıl boyunca birbirini “görerek”, gözeterek, sırtını dayayarak birlikte kotarılan her “iş”te, mutlu günlerinde çektirilmiş fotoğraflardaki yüksek özgüvenin izlerine rastlamak mümkündür.
Hangi birini saymalı.
Sahte olduğu bugün kanıtlanmış delillerle, TSK’yi asıl ta o zaman zafiyet ve itibar sorunuyla karşı karşıya bırakan, insanların, sevdiklerinin yaşamlarını karartan Ergenekon ve Balyoz davalarında, kasten yasaya aykırı verse bile yargıca karşı dava açılma olanağını ortadan kaldıran, açılacak davaları devlete açılmış sayan değişiklikten başlayalım mı mesela?
Bu yasa değişikliğinin Cemaat taraftarları arasında nasıl tezahüratla karşılandığını, büyük bir moral üstünlük kazandırdığını, bu değişikliğin adaleti tesis etmesini beklediğimiz kişi ve kurumlar nezdinde pek çok haksızlık ve hukuksuzluklara davetiye çıkardığını anımsatalım mı?

Özeleştiriden panikle kaçış
Hasılı, vaktiyle aynı ufka bakan eski ortakların “mutlu günlerinde” ortak düşmanlara karşı ortak kotarılan işleri listelemeye kalksanız değil bir yazı, haftalar sürecek bir yazı dizisi çıkarabilirsiniz.
Gelin görün ki iktidar bu mutlu günlerin hatırlatılmasından zerre hazzetmiyor.
Sanırsınız, bütün bu olup bitenler sanki AKP’nin 2002 Kasım ayında başlayıp bugüne; yani aralıksız 14 yıl süren iktidarı süresince değil de, zihniyeti ve yöneticileri AKP’yle uzaktan yakından ilgisi bulunmayan partilerin kurduğu hükümetler zamanında, asırlar önce gerçekleşmiş bir yapılanmanın eseridir.
15 Temmuz kanlı darbe girişimini planlayan ve uygulayan kişi ve yapılanmaların, söndürdükleri hayatların, verdikleri tahribatın bedelini hukuk içinde ağır biçimde ödemelerine kimin itirazı olabilir?
Gelin görün ki, Cemaat taraftarlarının güvenlik bürokrasisi ve yargı içindeki yapılanmalarına kapı açan, onların kökleşmesine katkıda bulunan, cesaretlendiren AKP iktidarının, toplum önünde bir özeleştiriyi çok görürken, OHAL hukuku üzerinden üretilen ve üreteceği hukuksuzluklara itirazımız var.
15 Temmuz kanlı darbe girişimi, bir günde kotarılıp sahneye konulan bir girişim değil.
O günkü dehşet ve bugün yaşadıklarımızın başlangıcı, eski fotoğraf albümündeki “mutlu günler”e dek gidiyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları