‘İstikşafi’ Görüşmeler Başlarken

29 Temmuz 2016 Cuma

Olağanüstü hal ne memleketin ne yurttaşların yararınadır. Açıklanan verilere göre kamuda 50 bin dolayında kişi Cemaatçi oldukları iddiasıyla tasfiye edilmiş, işten atılmış, işsiz kalmıştır. Aslında 50 bin aile demek gerekir. Yaklaşık 200 bin kişiye denk düşer. Bu OHAL uygulamasını özel sektörün, irili ufaklı şirketlerin, fabrika sahiplerinin emsal belleyip kendi mekânlarında, “mülklerinde” uygulamaya başlayacakları da gün gibi ortadadır. Dahası bir ihbar furyasının “eli kulağında”dır. Bu “fırsatı” kişisel ve “ulvi” nedenlerle kullanmaya dünden eğilimli olanların kaosa katkıda bulunacakları, eski darbe günlerinin tecrübesiyle sabittir.

***

Şimdi gelinen aşama ise yine “Cemaatle ilişkisi var” gerekçesiyle gazetecilerin gözaltına alınması, tutuklanması, gazetelerin, radyoların, TV kanallarının kapatılması aşamasıdır. Besbelli ki AKP darbecilere duyulan öfke ve nefretin bu uygulamanın sineye çekilmesini sağlayacağını düşünüyor. Yanlıştır; basın özgürlüğü, ideolojik farklılıklar örgütlü düşmanlığa dönüşmedikçe, özgürlük satışa çıkarılmadıkça bir bütündür. Yokluğu OHAL’cilere de yaramaz. Tam tersine kısa sürede Cemaat darbesine yönelen öfkenin, tepkinin OHAL’cilerde somutlaşmasına, ulusal ve uluslarası, derin ve etkin bir muhalefetin ortaya çıkmasına yol açar.

***

Bir de ister istemez bir soru aklımıza takılıyor: Darbeye girişenlerin hangi tarihten başlayarak terör örgütü sayıldıklarını bilmek istiyoruz. Ne zamandan beri Cemaat bir çetedir? Herhalde 15 Temmuz’da çete olmadılar! Çeteliğin başlangıç tarihi, terör örgütü olma sürecinin başlangıcı hangi ay, hangi gündür? O günler hep birlikte olduğunuz, örneğin ZAMAN’daki, TARAF’taki arkadaşlarla barış içinde yaşadığınız, birlikte Ergenekon davalarını kotardığınız günlere kadar gidiyor mu? Eğer çetelik o kadar eskiye gidiyorsa bugün kaynayan acı çorbayı hep birlikte tuzladığınızı kabul etmemiz gerekmez mi? Yoksa aldatıldığınıza mı inanmalıyız?

***

Gerçekler somuttur. Tarih isteklere göre değişmez. Şimdi de kimi gazetecileri, yalnızca Cemaat’in yayın organı olduğu söylenen, bilinen medyada yazdıkları, konuştukları için suçluyorsunuz. Darbe girişimiyle ilişkileri konusunda somut bir delil göstermedikçe de inandırıcı olamayacaksınız. Örneğin Türkiye’nin önemli bir şairini Hilmi Yavuz’u da bu kapsamda listeye dahil ettiniz, ki darbeci olması hiç mümkün görünmüyor. Dahası Cemaat’le ilgisi olmayan, olması düşünülemeyecek, fikri de zikri de başka, BirGün yazarı Bülent Mumay’ı da gözaltına aldınız. Olacak iş değildir.

***

Bütün bu gelişmeler, kısa süreli bir yanılsamaya yol açmış olsa bile Cemaati kullandığınız ve kullanırken kullanıldığınız gerçeğini değiştirmiyor. Ana muhalefet ise radikal taleplere destek sunan 1 milyonluk kitleye verdiği sözleri Saray’da unutmuşa benziyor.
Bir kısa, bir uzun anayasa için başlayacak “İstikşafi” görüşmelerin ilk evresinin OHAL’in ilk üç ayına, ikinci evresinin uzatmalara kalması muhtemeldir! Peki, bu arada işinden gücünden olacak yurttaşlarla, ortadan kalkmış basın özgürlüğü ile memleketimiz nasıl bir memleket olacak?
“Kendimi feda ettim” diyen Kılıçdaroğlu başka neleri feda ettiğini de biliyor mu?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları