Darbeye halk desteği

07 Ağustos 2016 Pazar

“Demokrasi nöbetleri” bugün Yenikapı’da CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun da katılacağı büyük mitingle sona eriyor. İyi de oluyor, çünkü arada aşırılıkların, sataşmaların, saldırıların da görüldüğü bu gösterileri durdurmanın zamanı gelmişti. Kendi gibi olmayana yaşam hakkı tanımayanların hatırı sayılır bir orana eriştiği toplumlarda, zincirlerinden boşanmış kitlelerin sokaklara salıverilmesi, alanlara davet edilmesi, kolayca zıvanadan çıkabilecek kalabalıkların, denetlenmesi çok güç davranışları yüzünden bindirilmiş kıtaların kendileri gibi olmayanları sindirme saldırılarına dönüşebilir, sokağa davet çıkaranın kimi zaman sokağı kontrol etmesi imkânsızlaşabilir.
Ayrıca kabul etmek gerekir ki, OHAL ile parlamento ve yasa denetiminin saf dışı bırakıldığı bir ortamda, meydanlara toplanan, sucuk- ekmek, sıcak börek ikramı yapılmış kalabalıklara bayraklar sallatarak, nutuklar atarak, türküler söyleterek demokrasiyi korumak, biraz fazla kendine özgü oluyor.
Bunun yerine demokratik denetim mekanizmalarının bir an önce işlerlik kazanması daha iyi olacaktır.
Yine de darbe girişimine karşı durarak, onun akim kalmasını sağlayan halk şenliği hak etmiştir, ne kadar sevinse ve de tepinse azdır.

***

Bu noktada biraz durup düşünmek ve de “Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek” zorundayız. Evet, darbe halkın karşı çıkmasıyla önlenmiştir. Bu noktayı teslim etmek gerek. Ama yine yadsınamayacak bir gerçek daha var ki, o da girişimin başarıya erişmeme nedenlerinden biri de TSK’nin önemli bir bölümünün katılmaması ve karşı çıkmasıdır. Bu faktör de, girişimin akim kalmasında rol oynamıştır.
Hem halkın hem ordunun hakkını teslim edelim ve düşünmeyi sürdürelim:
Halk darbeye karşı çıkarak, başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olmuş, meşru olmadığını da ilan etmiştir.
Biraz düşününce olayın çok da yeni olmayıp bilinen şu olgunun teyidi olduğunu görürüz:
Türkiye’de halkın desteği olmadan hiçbir darbe başarıya erişemez, erişememiştir.
27 Mayıs’ı düşünün! Tankların üstünde yine salkım saçak insanlar vardı. Ama o defa köstek değil, destek olmak için vardı.
Talat Aydemir’in darbecilerin idamı ile sonlanan girişiminde ise halktan kimsenin desteği yoktu.
12 Eylül 1980 sabahını düşünün! O gün darbenin lideri Kenan Evren, tarihimizde kimseye nasip olmamış ölçüde büyük bir halk desteğine mazhar olmuştu.
Daha sonraları da Kenan Paşa hatırı sayılır bir süre halk desteğini korumuştu.
Demek ki, 15 Temmuz günü darbeyi canı pahasına engelleyen halkın, başka zamanlarda darbeleri destekleyip başarıya ulaştırdığı da görülmüştü.
Demek ki, bu durum göz önünde bulundurulunca darbelerin tek nedeni askeri vesayet olarak açıklanamaz. Geçmiş darbelerin çoğunda halk desteği de mevcuttur.

***

Demek ki, oturup ciddi olarak düşünüldüğünde askeri vesayet ezberi bozulmaya mahkûmdur.
Peki , halkın desteğini, “halkın sesi hakkın sesidir” diyerek darbeleri meşru gösterecek bir öğe olarak kabul edebilir miyiz?
27 Mayıs 1960’ta tankların üzerine çıkıp destek veren halkın bu tutumu Yassıada zulmünü ve Menderes, Zorlu, Polatkan cinayetlerini meşru gösterebilir mi?
Kenan Evren’in iktidara el koyduktan bir yıl sonra bile halkoylamasında yüzde 90’ın üstünde çıkan desteği, cinayetleri, zulümleri, yıkımları mazur gösterebilir mi?
Tabii ki hayır!
Demek ki, halk darbeye karşı çıktığı gibi darbeyi destekliyor da, demek ki, nasıl darbeleri sadece askeri vesayete bağlamak mümkün değilse, halkın desteğinin tek başına bir girişimi, bir eylemi meşru kıldığını kabul etmek de mümkün değildir.
Demek ki, demokrasiyi sloganlarla tartışmak, klişeler ile savunmak pek mümkün değil, başka açıklamalar, kavramlar bulmak da, başka demokratik savunma mekanizmaları geliştirmek de zorunlu.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları