Server Tanilli

Laik Cumhuriyeti Savunmak

17 Ağustos 2008 Pazar

AKPnin kader davası”, temmuzun son günlerinde karara bağlandı.

Belleğinizde kalanı yeniden hatırlatalım: 11 üyeli Anayasa Mahkemesinin, karar için 7 üyesinin oyu gerekiyordu. Yüksek Mahkeme, 10a karşı 1 oyla, partinin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğuna karar verdiği halde, yasanın tanıdığı bir imkânla, 6 üye kapatma, 4 üyesi de Hazine yardımını kesme yolunda oyunu kullanmıştır.

Böylece, AKP kapatılmıyor, devam ediyor.

Ne var ki, 1i dışında mahkemenin 10 üyesiyle verdiği karar, AKPyi laiklik karşıtı eylemlerin odağında, bir sabıkalıdurumunda yaşatacaktır.

Öyle de olsa, bu tespit önemlidir ve Yargıtay Başsavcısının, Abdurrahman Yalçınkayanın iddianamesini de büyük ölçüde onaylıyor.

Bu vazifeşinaş savcıyı da kutlamalıyız...

Karar öncesinde, Batının çoğu gazeteleri, Yüksek Mahkemeyi etkileme adına büyük gürültü patırtı yaptılar.

Bizim liberallerimiz de onlara katıldılar.

Bütün bunlar tarihe geçmiştir...

Ama asıl olanı, AKPnin ne yapacağıdır.

Her şeyden önce, AKP uyanmış mıdır ya da uyanacak mıdır?

Pavlusun Şam yolunda uyanışıgibi bir uyanışa, çok ender olsa da inanılır. Beş yıl boyunca, laik ve demokratik Cumhuriyetin mezarını kazan bir partinin uyanmasına inanabilir misiniz?

Her şey bir yana, kafalarındakileri bir yere bırakıp, büyük bir ilahiyatçının, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürkün Allah ile Aldatmak adlı eserini alıp okumaları, bu kitleyi bir yerden alıp bir yere götürebilir. Böylece Türkiyeyi kemiren ihanetten kurtulabilirler.

Bu öğüt, onların etkisindeki bütün bir halka da açıktır.

Çünkü halkın, asıl halkın uyanmasını isteyenlerdenim. Bütün bir Cumhuriyet kültürü başta onlar için yaratılmıştı: Özellikle Halkevleri, Köy Enstitüleri onlar için kurulmuştu. Ama sonra bu kurumları, halk uyanmasın diye, alçak siyasetçiler kaldırdılar.

Bugün olan da şu: AKP, çoğunluk kararıyla suçlu bulunduğu halde kapatılmamıştır. Ne var ki, yetmiyor; yeni tartışmalar gündemde. Güngör Menginin dediği gibi, Kapatmayı daha fazla zorlaştırmak, laik Cumhuriyeti tümüyle savunmasız bırakmak, rejim düşmanlarına hücum borusu çalmak değil midir?(Vatan, 5.8.2008). Üstelik, bu yolda, neredeyse bütün Batı, bütün liberaller de seferberdir...

Cumhuriyetinizi ve halkınızı seviyorsanız, hazırlanınız!

*

Son günlerde, Konyanın bir beldesinde, izinsiz Kuran kursu olarak kullanılan bir özel öğrenci yurdunda, patlama sonucu olarak 18 kızın ölüp gitmesi sizi de derinden derine üzdü elbette. Ne var ki, gazetelerden öğreniyoruz ki, olaydaki ihmal üstünde duran olmamış beldede; ölenler şehit, yaşananlar da takdiri ilahi”!

Yaşar Nuri Hocanın kitabını açıp okuyoruz: Bugün Türkiyede Diyanetin şemsiyesi altında faaliyet yürüten ve Türk halkından resmi, gayri resmi büyük meblağlarda paralar toplayan Kuran kursu sektörü’, Allah ile aldatmanın bir hizmet kurumu gibi çalışmakta, buralara devam eden çocuklara Kuranın muhtevası, ilkeleri zulme karşı çıkan ahlakı öneren ruhu öğretilmek yerine Arap harflerinin telaffuzu öğretilmektedir. Oysaki, Kuran kursunun anlamı ve amacı bu değildir.(s.168-169).

Bu eğitimi laiklikle de uzlaştırmak mümkün değil mi?

Mümkün! Ne var ki, 1950lerden beri, konu elden kayıp gitmiştir ve soysuzlaşmış bir haldedir.

En önemli konularımızdan biri de bu!

Bir başkası da, orman yangınları: Son günlerde, Antalyada patlak veren orman yangınlarını 5 günde bile söndüremedik. Yangın sürdü; içimizi de yaktı ve perişan olduk. Yazılanlara eğiliyoruz ki, idareden halkın tavırlarına kadar giden bir çelişmeler yumağı ile karşı karşıyayız.

Toplum gibi doğamız da elimizden kaymıştır...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkiye Nereye Gidiyor? 10 Ağustos 2009
Masal ve Gerçek... 7 Şubat 2009

Günün Köşe Yazıları