Hikmet Çetinkaya

Mehdi’nin hikâyesi...

18 Ağustos 2016 Perşembe

Yaşamın her alanını sorgulamak, umutlarımızı yitirmeden, gerçek evrensel ortak değerleri sahiplenmek olmalı amacımız...
15 Temmuz’da uçurumun kıyısından döndük ülke olarak. 40 yıl içinde devletin en duyarlı kurum ve kuruluşlarına sinsice giren FETÖ’nün gerçek yüzünü toplum olarak gördük.
Tehlikeyi atlattık mı?
Atlatamadık ama belini kırdık o gerici, aşağılık yapılanmanın...
İnsanlığa yaşatılan o korku, sindirme, bir başka deyişle karabasan sürüyor.
Bir yandan FETÖ, öte yandan yine eli kanlı terör örgütü PKK, IŞİD, Suriye’de iç savaş bataklığı, emperyalist güçler, Irak’ta patlayan bombalar.
Diyarbakır’da eli kanlı terör örgütünün biri çocuk, beş polisimizi şehit etmesi...
Geride yoksul insanlar, ayağı, kolu kopmuş gaziler, yoksunlaşma, yaşananları önemsemeyen bir kesim...
Kirli çıkar çatışmalarının sarmalında yaşıyor dünya...
Ezen ve ezilen!
Vahşi kapitalizm!
Biat kültürüyle kamu kuruluşlarına yerleştirilen cemaat, kanlı darbe girişimi, özgür birey olamamanın getirdiği sıkıntılar, halkın üzerinden atamadığı tedirginlik.
Altın nesil, dindar, kindar...
Sevgi, sevgisizlik...
Peki çağdaş eğitim nerede?
Bilimin ötelendiği toplumlarda evrensel değerler ayaklar altına alınır, çiğnenir...
Onun için hep vurguluyoruz:
“Çağdaş eğitim, özgür birey!”
Bu yaşadıklarımız, 15 Temmuz’a giden Ortadoğu merkezli yeni dünya düzeninin projesi değil miydi?
Öyleydi ama toplumun büyük bir çoğunluğu, acı ama gerçek, bunun bilincinde değil.

***

Fethullah Gülen 40 yıl boyunca devletin “tek fiili hâkimi” olmak için adım adım ilerlerken ona altın tepsi içinde sunuldu tüm olanaklar...
Üç darbe onun işine yaradı, her darbeden o kârlı çıktı...
Gelmiş geçmiş tüm iktidarlar, sağcısı, solcusu, muhafazakârı, liberali testisine su doldurdu, sırtını sıvazladı, koruyup kolladı, küpünü doldurdu.
Tarih: 1 Mart 2005...
Yazımın başlığı:
“Tarikat Okulları...”
Dönemin Milli Eğitim Bakanı bakın ne diyor:
“Özel eğitim kurumlarının eğitime yüzde yüz değil, yüzde üç yüz katkısı var.”
Bakan, nerede yapıyor bu açıklamayı?
İskenderun’da Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen “Özel Gülen İlköğretim Okulu”nun açılış töreninde...
O tarihte CHP Denizli Milletvekili olan, TBMM Milli Eğitim Komisyonu Başkanı Mustafa Gazalcı bakana yanıt veriyor:
“Sayın bakanın övücülüğü bir yana, söylediği doğru değildir.
Öğretmeni devlet yetiştirir, özel okullar hazıra konarlar. Bir sürü teşvikleri ve vergi indirimleri vardır.
Ayrıca okul yaptıranlar giderlerinin yüzde yüzünü, yani tümünü vergiden düşebilirler. Burada Sayın Bakan eğitimi bir kamu görevi olarak görmediği gibi, özel kesimin de dinsel eğitim yapanını tercih ediyor.”
Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim laiktir, anayasanın 42. maddesine göre çağdaş bilim temeline dayanır.
Bir dönemin din baronu, darbeci FETÖ’nün siyasal ayağında bir tek parti yok...
40 yıldır bu siyasal destek tüm partilerden oldu...
TSK içine sinsice girdi, bu ülkeyi yönetenler ona destek verirken FETÖ’ye toz kondurmadı.

***

Feto’nun, 21 Mart 1999 tarihinden sonra devlet yönetimini ele geçirmek için çalıştığı Yargıtay Başsavcılığı’nca iddia edilmesine karşın, bu istemi Haziran 2008’de Yargıtay Genel Kurulu tarafından görmezden gelinip oybirliğiyle beraatı onandı.
Neden gelmedi Türkiye’ye?
Bunun yanıtı 15 Temmuz akşamı kanlı darbe girişimidir...
ABD, Feto’yu iade etmeli, darbeci başı adalet önünde hesap vermelidir...
Çünkü Feto bir insanlık suçu işlemiş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, bir grup askerle ele geçirmek istemiştir.
Kendini “Mehdi” olarak gören zat, önünde hiçbir yasal engel olmamasına, bu nedenle beraat etmesine karşın Türkiye’ye geri dönmemiştir...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları