Yaratılan Sorunla Gelen Kahramanlık

18 Ağustos 2016 Perşembe

Olaylar o kadar birbiri ardına yineleniyor ki insan ne diyeceğini bilemiyor.
“Tarih yineleniyor” demek olası değil.
Ne tarihi; daha yazının mürekkebi bile kurumadı.
7 Haziran 2015’te reddedilen ulusal iradenin yeniden kıymete bindiği bir süreçten geçiyoruz. O seçimden sonra yaşananlar ve 1 Kasım yenileme seçimlerindeki AKP başarısının ardından yazdığım yazının başlığını “Yarattığı Sorunu Çözme Vaadi Bile Yetti de Arttı” diye atmışım. (5 Kasım 2015)
15 Temmuz Gerici Kanlı Darbe Girişimi sonrasında da benzer durum söz konusu.
AKP, destekleyerek palazlandırdığı; palazlanmasını da ortaklığı ile yaygınlaştırarak güçlendirdiği Fethullahçı Terör Örgütü ile savaşımın kahramanı olarak ortalıkta salınıyor.
“Aldatıldık, kandırıldık” diye günah çıkaranlar iktidarda kalıyor ama, aynı gerekçelerle kendilerini savunanların çoğu ya 30 günlük gözaltında ya da hapishanede...

***

Hukuk ve demokrasi her zamankinden daha çok tehlike altında.
Büyüklerimiz “FETÖ’yü desteklemenin 17-25 Aralık sonrasında yapılması ya da sürdürülmesi suç sayılacak” diyorlar.
“Kumpas” olduğu kesin mahkeme kararlarına girmiş, Ergenekon, Balyoz, askeri casusluk ve daha nice yargılamalar ortadayken niye 17-25 Aralık?
Nedeni açık. Çünkü saydığım yargılamalar AKP-FETÖ ortaklığı döneminde yapılmış. Altından çapanoğlu çıkması ise kaçınılmaz.
Türkiye’nin hukuk devleti olmadığı şuradan da belli.
Neyin suç olduğunu ve cezasını, suçun ne zaman işlenmeye başlamış olduğunu ve nasıl kanıtlanacağını kurallara bağlamış yasalarımız var.
Bunları uygulama görevi de yargı erkinin.
Yürütme erki, ortaya çıkmaya cesaret edip de kural koyuyorsa çekiver hukuk devletinin kuyruğunu...

***

Gerici kanlı FETÖ darbe girişimi sonrasında AKP’nin yaptığı çağrılar, Meclis’teki partilerin ortak açıklaması demokrasiye dönüleceği umutlarını yeşertmişti.
Ama sonrasında gördük ki AKP’nin; demokrasiyi “vatandaşın dört yılda bir sandığa gitmesi ve oluşan iktidarın ülkeyi istediği gibi yönetmesi” anlayışında bir milim bile ilerleme yok.
“Demokrasi zaferi” diye halkın beyninin yıkanması da bu demokrasi anlayışıyla sürdürülüyor.
Görüntüde muhalefet partilerinin görüşü de alınıyor gibi yapılıyor ama imam bildiğini okuyor. Ülkemizde demokrasi değil demokrasi ayıbı uygulanıyor.

***

Halkı kimin sokağa çıkmaya çağırdığı tartışması kesilmiş gibi. Çoğunluk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağırdığına inandırılmış durumda.
Ancak bilinen ve görünen o ki, halk kendiliğinden çağrı öncesinde yollara düşmüş.
Televizyonda izlediğim bir bilim kadını, yaşadığı Beykoz’da halka, patates-soğan satılan bir kamyonetin megafonundan “Beykoz Çayırı’nda toplanalım” çağrısının, hareketlenmenin başladığı saatlerde yapıldığını söyledi.

***

Cumhuriyet’in kurucu değerlerine dönülmezse, ülkenin başının daha epeyce ağrıyacağı görülüyor...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları