Sosyal Demokrat Dostlara Bilgi Notları (II)

09 Nisan 2014 Çarşamba

Günümüz Türkiyesi’nde siyasal süreçlerde başlıca farklılaşma; din, gelenek, görenek, ahlakçılık, milliyetçilik gibi soyut kavramları öne çıkartarak siyaset yapan muhafazakâr partilerle özgürlükçü, çoğulcu, eşitlikçi, yenilikçi öneriler temelinde siyaset yapan partiler arasında biçimlenmektedir. Son 12 yılda karşılaştığımız tüm sandık sonuçları gibi son yerel seçim sonuçları da bu biçimlenmeyi somut olarak ortaya koymaktadır.
Bu gerçek, ülkemizdeki sosyal demokrat ve sosyalist partileri programatik söylemlerini yeniden gözden geçirmeye zorlamaktadır. Bu partiler temel ideolojik ve siyasal görüşlerinden ödün vermeksizin ülke genelinde bölgesel-nesnel koşulları irdeleyerek o bölgelerdeki hedef gruplarına yönelik, kolay algılanabilecek somut öneri ve söylemler geliştirmelidir. Büyük kentlerden örnek verecek olursak İstanbul’da Avcılar ile Bağcılar’da, Ankara’da Çankaya ile Altındağ’da, İzmir’de Karşıyaka ile Kınık’ta aynı söylemlerle, aynı propaganda içerikleriyle aynı oranda oy almak olası değildir.

***

Geçen yazımızda da dile getirdiğimiz gibi seçmenlerin kentlileşme düzeyindeki farklılıklar onların algı düzeylerini de belirlemekte, farklılaştırmaktadır. İnsanların yaşam algılarını, düşüncelerini, taleplerini belirleyen onun içinde yaşadığı nesnel koşullardır
İstanbul’a bakalım: CHP son yerel seçimlerde İstanbul’un 39 ilçesinden 14’ünde (Adalar, Ataşehir, Avcılar, Bakırköy, Beşiktaş, Beylikdüzü, Büyükçekmece, Çatalca, Kadıköy, Kartal, Maltepe, Sarıyer, Silivri, Şişli) birinci partidir. Ortak özellikleri kentsel gelişmişlik olan bu ilçeler arasında yeni olan tek ilçe Beylikdüzü’dür. İstanbul genelinde “popülerliği” kuşku götürmeyen Mustafa Sarıgül’ün ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun tüm çabalarına karşın geri kalan 25 ilçede belediye başkanlıklarını AKP kazanmıştır.
Üsküdar, Fatih ve Beyoğlu dışında ortak özellikleri “göç alan” bölgeler olan bu ilçelerdeki nüfusun somut durum ve taleplerine uygun projeler üretilmediği sürece CHP’nin İstanbul genelinde birinci parti olması çok zordur.

***

İstanbul özelinden Türkiye geneline projeksiyon tutacak olursak göreceğimiz gerçek CHP’nin iktidar seçeneği olamayışının nedenlerini algılayamamış olmasıdır.
Seçmen tercihleri açısından CHP büyük kentlere, büyük kentlerin merkezlerine, Trakya, Ege kıyıları ve Karadeniz ile Akdeniz’in bir-iki kentine sıkışıp kalmıştır. İç Anadolu’da Eskişehir dışında hiçbir varlık gösterememektedir. Aynı durum Doğu ve Güneydoğu için de geçerlidir.
Kanımızca CHP’nin bugünden başlayarak yapması gereken Bursa, Kocaeli, Kırıkkale gibi sanayileşmiş kentlere yönelik olarak somut projeler üretmesi, bu projeleri uygulamaya sokmasıdır. Sosyal demokratlık savındaki bir partiden beklenen ülkenin sanayileşmiş kentlerinde işçilerle ve diğer emekçi kesimlerle bütünleşmektir.
Taşıma suyla değirmeni döndürme girişimleri uzun erimde başarısızlığa mahkûmdur. Bu, partiyi omurgasız, popülist bir “halk partisine” dönüştürmekten başka bir şeye yaramaz. CHP, içi boş milliyetçiliği de bir yana bırakmalı, tüm ülkeyi her ırktan, her etnisiteden, her din ve inançtan insanlarıyla ve de doğasının bütünüyle kavrayan çağdaş yurtseverliği benimsemelidir. Özünde doğruyu içeren fakat gereken açıklıkta dile getirilemeyen Kürt sorununa, barış sürecine, Kürt toplumunun yerinden yönetim taleplerine ilişkin söylemlerini gözden geçirmelidir. Popülizmi AKP, milliyetçiliği de MHP çok daha iyi başarmaktadır. CHP’nin rakipsiz olduğu tek alan demokratik sosyalizm ya da emek ağırlıklı sosyal demokrasidir. Ağırlığını bu alana vermelidir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları