Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Cari Açıktaki Sorumluyu Bulduk: IMF!
“Sıcak paradaki gerileme mi?”, “İthalata dayalı büyüme modeli mi?”, “Petrol fiyatlarındaki artış mı?” derken... 45 milyar dolara yaklaşan cari açığın sorumlusu sonunda bulundu. Suçlu resmi ağızdan hem de Mehmet Şimşek gibi nitelikli bir bakan tarafından açıklandı: IMF!..
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in “Cari açık sorununun en büyük sorumlusu IMF’dir” açıklaması bazı işadamı/patronların pek hoşuna gitmedi ama... AKP hükümetinin kısa dönemdeki ekonomik rotasını ortaya koyması açısından önemliydi.
Gelin görün ki, 45 milyar dolarlık cari açıktan IMF’yi sorumlu tutmak, IMF’ye gerçekten haksızlık olur. TBMM koltuklarında oturan tüm AKP’lilerin çok iyi hatırlayacağı gibi, AKP 2002’de iktidara gelirken IMF’nin yapısal uyum programını harfiyen uygulayacağını taahhüt etmişti.
Bilindiği gibi program:
• Düşük kur politikasıyla; girdi kullanımında tercihi ithal ürünlere kaydırırken global piyasalara da talep yaratıyordu.
• Yüksek faiz politikasıyla da, kısa vadeli sermaye hareketleriyle finans piyasaları üzerinden iç talebi canlandırırken global finans piyasalarını da besliyordu.
• Programın ekonomik reformlar kısmı ise; dış sermaye ülkeye çekilirken aslında global sermayenin gereksinim duyduğu başta maden, enerji, su kaynaklarının düşük maliyetten piyasaya açılmasıydı.Hiç ekonomi eğitimi almamış birinin bile böyle bir programın büyüme rekorları kırdırırken işsizliği arttıracağını, kısa vadeli sermaye girişlerinin devamının gelişmiş ülkelerin durgunluğa girmemesine bağlı olduğunu bilebilirdi. Dolayısıyla, programın yaratacağı sorunların ne tür politikalarla çözümleneceğini de öngörebilirdi.
AKP’nin sorunu da zaten tam bu noktada!..
Sanayi üretimin ithalata bağımlı yapısı arttıkça üretimin yavaşlayacağını, üretimdeki yavaşlamaya bağlı olarak işsizliğin artacağını bilmesine rağmen IMF karşısında direnmemesi. Öncelikle tekstil gibi işsizliğin emildiği emek yoğun sektörlere girdi sağlayan KOBİ’leri koruyacak uygulamalara başlaması gerekiyordu. Böylelikle, global kriz Türkiye ihracatının ağırlıklı olduğu AB gibi ülkeleri etkilemeden gerekli önlemler alınmış olurdu. Bugün olduğu gibi, tekstilde üretim kaybının yüzde 21.4’ü bulması beklenmezdi!
“Neden yapmadı” sorusunun cevabı AKP’de. Tek bildiğimiz, Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık konumuna gelmeden ABD ve AB tarafından desteklenmesinin gerisinde programın bu üç temel ayağının doğuracağı sorunlara rağmen uygulanacağını garantilemesiydi!..
Garantilemek deyince kimsenin aklına Batı karşısında biat etmiş bir başbakan örneği gelmesin. Aksine bu, düşük kur/yüksek faiz sarmalının ve yapısal reformların yaratacağı sorunları toplumun üstleneceğinin garantilenmesiydi ki.. Siyasetteki karşılığıyla “ılımlı İslam” ya da kamuflajlanmış haliyle “demokratik muhafazakâr” toplumun yaratılmasıydı.
AKP’nin geç de olsa KOBİ’lere yönelik projeleri gündeme getirmesine bu tablo çerçevesinde bakmak gerek. Zira,
• Sanayi üretimdeki artış giderek azalmakta! 2007’nin ilk yarısına göre 2008’in ilk yarısında sanayi üretim sadece yüzde 4.9 artabildi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre: Haziranda sanayi üretimin 40 sektörünün 10’unda üretim geriledi.
• AB ülkeleri global krizden giderek daha hızlı etkilenmeye başladılar. İmalat sanayii ve hizmet sektörü son iki aydır yavaşlama sürecinde!..
• Etkilenme arttıkça Türkiye gibi ülkelerden yaptıkları ithalatı kısmaya yöneldiler. Bu durum bugün tekstilde yüzde 21.4’ü bulan üretim gerilemesi gibi ihracatın diğer lokomotif sektörlerinde de üretim kayıplarına neden olacak. Yakın dönemde etkilenecek sektörlerin başında ise, tabii ki otomotiv gelmekte!
Tablo böyleyken gelin de Bakan Şahin’in “IMF’yi sorumlu” ilan etmesine şaşırmayın! Ne mümkün!
Ne var ki, Bakan Şahin bir siyasetçi. Tabii ki partisinin uygulamalarını savunmak için IMF de dahil olmak üzere aklına geleni suçlu ilan edebilir, ama... Türkiye sermaye kesiminin programın sonuçlarından şikâyetçi olmasını anlamak zor. Hele hele istihdamın arttırılarak iç talebin canlandırılması, yerli üretimin desteklenmesi, yatırım indirimi istisnası gibi önerilerini programın başlamasından 8 sene sonra dile getirmesine akıl erdirmek mümkün değil!
Kim bilir, belki de Türk usulü denen budur!
www.turkelminibas.net
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Meclis'te gerilim
- Tarım Bakanlığı'nda 'Suriyelilere kadro' iddiası
- Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ne zaman görüşecek?
- Davutoğlu'ndan yanıt
- Kırmızı ete yüzde 40 zam! Yurttaş isyan etti
- Erdoğan ıstakoz sevdalısı AKP'lileri unuttu
- Sancaktepe Belediyesi'nin lüks makam katı pes dedirtti!
- Başarır'dan tutuklanan Kepez Belediye Başkanına ziyaret
- Bahçeli önce 'yeni anayasa' için çağrı yaptı
- KULLANMAYA MECBUR BIRAKILDIK
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan ‘Kent Lokantası’na inanmadı
- Altından yeni rekor!
- Saldırı sonrası İran'dan ilk açıklama
- 'Ben artık Fenerbahçeli değilim'
- AKP'de 'Rolex' kazası: Paylaştı, sildi
- Karaköy sahiline havuz!
- Gaziosmanpaşa'da toprak kayması!
- Erdoğan’dan flaş İsrail-İran açıklaması
- 'Nezaketsiz, pervasız, iftira dolu...'
- İzmir'de deprem!