Hikmet Çetinkaya

İhanet şebekesi...

25 Ağustos 2016 Perşembe

Vahşi bir terör örgütü IŞİD...
Gözünü kırpmadan çoluk-çocuk gözetmeksizin ölümcül eylemler yapıyor.
O felaket gecesini, yaşananları, televizyon ekranlarından izlediğimiz görüntüleri unutamıyorum.
Bir çocuğa giydirildiği öne sürülen bomba yeleğiyle yapılan bu büyük katliam Bağdat’ta da yapılıyor, Ortadoğu’nun herhangi bir ülkesinde de...
Yetkililerin yaptığı açıklamaya göre 29 çocuğumuzu yitirdik.
Acımız büyük!
Biliyorum toplum olarak bu tür kanlı, vahşi katliamlara alıştırıldık artık. Bir süre sonra unutuluyor. Bir başka katliam içimizi yakıyor.
Hamasi nutuklarla bu terör belasından kurtulma olasılığımız yok bizim...
Elbet bunu hem iktidar partisi, hem muhalefet biliyor...
Siyasiler hamasi nutuklardan bir an önce vazgeçip bu ülkede demokrasiyi ve özgürlükleri yaşam biçimi yapmalı.
Toplumu ötekileştirmeden, ayrımcılık yapmadan hem ülkemizde hem Ortadoğu’da hayatı yaşanır hale getirmek için insan hakları mirasına sahip çıkılmalı.
15/16 Temmuz’da korkunç bir darbe girişimine tanık olduk. Ahtapotun kollarına benzeyen FETÖ’cülerin Türk Silahlı Kuvvetleri’nde nasıl örgütlendiğini geç de olsa anladık.
İç ve dış güçler...
PKK, IŞİD ve FETÖ...
Darbeci halk düşmanları en ağır cezaları hak ediyor.
Bunların hepsi doğru!
Bu çeteye katkı verenler, destekleyenler adalet önüne çıkarılıp hukuk içinde yargılanırken “insan hakları hukuku” sakın ola ki gözardı edilmemeli.
Anayasa Hukukçusu İbrahim Kaboğlu’nun deyişiyle,FETÖ’nün iadesi durumunda, olağanüstü koşullarda adil yargılama yapılabilir, Türkiye bunun güvencesini ABD’ye verir.
Avrupa denetimi de zaten başlı başına bir güvence...
HHH
Ahtapotun kolları gibi Türkiye’den başlayarak Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Orta Asya Cumhuriyetleri’ni, Kuzey Irak’ı, Afrika’yı kuşatan Fethullahçılar, ABD’nin desteğiyle AB ülkelerinde yapılanmaya başladılar.
Altın Nesil Vakfı, ABD’de eğitim alanına el attı, “Ilımlı İslam” modelinin yaratıcısı durumuna geçip korunup kollandı...
Adana DGM 17 Ekim 2001 tarihinde RTÜK’e gönderdiği yazıda, “terör örgütü” olarak nitelediği Fethullah Gülen Cemaati’nin “gelir sağlamak, eleman ve taraftar kazanmak, örgüte müzahir kitle oluşturmak amaçlı propaganda çalışmalarında” Samanyolu TV’yi araç olarak kullandığının iddianamede yer aldığını bildirip ceza uygulamasına gidilmesini istedi.
Ceza uygulandı mı?
RTÜK üst kurulu bu isteği geri çevirdi...
Peki, iktidarda kim vardı?
DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümeti...
Başbakan Bülent Ecevit, yardımcıları Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz...
Daha önce yazdım, anımsatayım...
5 Mayıs 2006’da Terörle Mü-cadele Yasası’nın birinci maddesine terör örgütü tanımı için “cürüm işleme ve silahlı eylem” şartı konuldu.
Ankara DGM iddianamesinde suç öğesi neydi Gülen için;
“Laik devlet yapısını değiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup bu amaç doğrultusunda çalışmalarda bulunmak”... Bu dava da düştü...
Kaçtığı tarihten bu yana ABD’de yaşıyor, Türkiye’de kurduğu yapılanmayı daha da güçlendiriyordu.
HHH
Fethullah Gülen’in gerçek yüzünü, aslında “ne istediler de vermedik” diyenler 17/25 Aralık’tan sonra gördüler...
Oysa kumpas davaları işaret fişeğiydi. O davalarda insan hakları mirasına ihanet edildi.
Türkiye ihanet şebekesini, darbecileri, halk düşmanlarını yargılarken o mirasa ihanet etmemeli...
Türkiye “ölüm cezasını” ağzına almamalı... Bu, en çok FETÖ’nün işine yarar...
Türkiye insan haklarına daha sıkı sarılmalı.
HHH
Yazımı yazdığım saatlerde, TSK Cerablus’a “Fırat Kalkanı” harekâtını başlattı. Uçaklardan sonra, tanklar da Suriye’de IŞİD mevzilerini bombalıyor...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları