Kürt düşman değil

27 Ağustos 2016 Cumartesi

Perşembe sabahına yurttaşlarımız Cerablus’a yönelik “Fırat Kalkanı” operasyonunun başladığı haberiyle uyandılar. Operasyon resmen, Türkiye’nin desteğindeki Özgür Suriye Ordusu’nun, IŞİD’e karşı bulunduğu yerden, söküp atma eylemidir.
Ama operasyon adından da anlaşılacağı gibi, aynı zamanda PYD/YPG’nin oluşturmaya çalıştığı koridoru kesmeye, Ankara’nın ne zamandır arzuladığı güvenlikli bölgeyi oluşturmaya yöneliktir.
Operasyon konusundaki yorumlar çeşitli, kimi gecikmiş olmakla birlikte, kaçınılmaz ve yararlı buluyor, başlatılabilmiş olmasını büyük bir diplomatik başarı olarak görüyor, kimi ise, Türkiye’nin bir batağa itildiğini, üst aklın oyununa geldiğini söylüyor.
Harekâtın başarısı konusunda bir şey söylemek için erkendir. Bakalım, PYD/YPG’nin Fırat’ın batısına geçmeyeceği, geçtiği yerlerde de doğusuna çekileceği konusundaki Amerikan güvencesi gerçekleşecek mi?
Bakalım operasyon ile IŞİD’in bırakıp çekildiği topraklarda kim egemen olacak?
Bakalım içinde cihatçı unsurların da bulunduğu ÖSO bu bölgede neler yapacak?
Bakalım TSK ile PYD/YPG arasında bir çatışma çıkacak mı?
Ve nihayet bakalım TSK girdiği Suriye topraklarından ne zaman ve hangi koşullarda çekilecek?
Bütün bu soruların yanıtlarını görmeden, TSK Suriye’ye girdi mi, yoksa itildi mi, sorusuna doğru bir yanıt vermek mümkün değil.

***

Fırat Kalkanı operasyonunun başladığı haberinin yayıldığı 25 Ağustos Perşembe günü öğleden sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Artvin’in Şavşat ilçesinde PKK’nin uzun namlulu roketatarlı saldırısına uğradığı haberi geldi.
PKK’nin Artvin saldırısı ile uzantısı PYDYPG’ye karşı yürütülen Fırat Kalkanı operasyonu arasındaki ilişkiyi görmemek mümkün değildir.
Fırat Kalkanı operasyonundan sonra artık PKK bütün Türkiye’yi bir iç savaşın pençesine düşürmek için elinden geleni yapacaktır, zaten yapmaktadır da.
Artvin saldırısı, örgütün terör eylemlerini, saldırılarını, sabotajlarını ülkenin her yanına eriştirebileceği mesajını da vermektedir.
Örgütün amacı geniş çaplı bir Kürt-Türk çatışması yaratmaktır.
İşte, üzerinde dikkatle durulması gereken nokta da bu tuzağa düşmemektir. Evet PKK Türkiye’nin düşmanıdır. Onun uzantısı PYD/ YPG’nin de öyle olduğunu zaman daha da belirgin şekilde gösterecektir.
Ama Türkiye’nin düşmanı olan bu terör örgütleridir.
Kürtler ise Türkiye’nin düşmanı değillerdir. TC vatandaşı olan Kürtlerin çoğunluğu, bu ülkede, tam ve eşit haklara sahip vatandaşlar olarak yaşamayı amaçlayan, Kürt sorununun barışçıl yollarla demokrasi çerçevesinde çözülmesini isteyen insanlardır. Aralarında öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, Diyarbakır Barosu başkan yardımcısı, Şırnak ile Van baroları başkanları, Kürt siyasetinin önemli isimlerinden, eski TİP milletvekili Tarık Ziya Ekinci ve çeşitli Kürt sivil toplum örgütlerinin temsilcisi 61 kişinin imzaladığı, PKK’ye şiddet eylemlerine son verme çağrısı, PKK ile Kürtlerin tümünü karıştırmanın ne kadar yanlış olduğunun çarpıcı bir kanıtıdır.

***

Ancak korkarım ki, ülkenin dört bir yanında üç terör odağı ile aynı anda savaşmak konumunda olan Türkiye’de egemen olacak şiddet atmosferi bu gerçeğin görülmesini veya anlatılmasını zorlaştıracaktır.
IŞİD gibi PKK de düşmanımızdır. Ama Kürtler düşmanımız değildir.
PKK terörü sorunu ile Kürt sorunu birbirleriyle ilintili, ama ayrı ayrı çözülecek sorunlardır.
Kürtlerin ve demokratik örgütlerinin kendilerini ve görüşlerini ifade etmeleri, Kürt sorununun barışçıl çözümüne yardımcı olacak en büyük etkendir. Onları engellemek değil, yüreklendirmek ve savunmak zorundayız.
Terör ile mücadeleyi, ara vermeden, tavsatmadan sürdürürken terörün Kürt -Türk düşmanlığı tuzağına düşmemek için dikkatli olmak zorundayız.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları