Akıllısı mı akılsızı mı?

28 Ağustos 2016 Pazar

Canı sıkkındı. Oturur oturmaz konuya girdi: “Bu telefon beni izliyor. Hem de adım adım izliyor. Nereye gidiyorum, ne yapıyorum hepsini kaydediyor. Sonra ne yapıyor biliyor musunuz?”
“Ne yapıyor?”
“Beni hanıma ispiyonluyor.”
Bunu söylerken masanın üzerinde duran akıllı telefonuna öyle bir bakışı vardı ki...
Öfkeyle bakıyordu telefonuna.

***

Ünlü bilişim ve güvenlik uzmanı, “Geleceğin Suçları” kitabının yazarı Marc Goodman’ın sözleri geldi birden aklıma:
“Bu kitabı okuduktan sonra bir daha arabanıza, akıllı telefonunuza veya elektrikli süpürgenize aynı gözle bakamayacaksınız.”
Demek ki, küçük bir servet ödeyip satın aldığımız akıllı telefonumuza farklı gözle bakmak için Goodman’ın kitabını okumak şart değilmiş.
Goodman yıllardır dijital dünyanın “karanlık yüzünü” anlatmaya çalışıyor. Hacker’ların nasıl çalıştıklarını, neler yapabildiklerini okuyunca insan gerçekten de endişeleniyor. “Eğer kodu kontrol ederseniz, dünyayı da kontrol edersiniz” diyor Goodman. Ardından ekliyor: “DNA da bir koddur”.

***

Yazılımcı bir arkadaşımız ispiyonculuk yapan telefonu inceliyor. Birkaç dakika sonra gülmeye başlıyor:
“Ama sen bütün konum bilgilerinin yazılımlar tarafından kullanımına izin vermişsin.”
Bizimki, “Ben hiçbir şeye izin vermedim” diyor önce. Sonra şu soruyu soruyor:
“Konum bilgisi ne demek?”
Hepimiz gülüyoruz.
“Akıllı telefon kullanacaksan, en azından o telefona yüklediğin yazılımların neler yapabildiğini öğrenmelisin. Yoksa sorun yaşarsın” diye anlatıyor yazılımcı arkadaşımız,
“Konum bilgisi, senin harita üzerinde nerede bulunduğunu, nerelere gittiğini gösterir. Bak, şuraya dokunduğunda sadece geçen hafta değil, geçen yıl bile nerelere gittiğini görebilirsin”.

***

Dijital dünyada kişisel bilgileri korumak giderek zorlaşıyor.
Telefonunuza yüklemek istediğiniz bedava programların büyük bölümü, daha yüklenirken rehberinize, takviminize, konum bilgilerinize ulaşmak istiyorlar.
İzin vermezseniz, programı yükleyemiyorsunuz.
Bedava diye telefonlarımıza yüklediğimiz bu programlar aslında bedava değil. Bedelini, özel yaşamınıza ilişkin bilgileri vererek ödüyoruz. Buna değer mi?
Diğer yandan kaçımız, cep telefonuna bir yazılım yüklerken telefon rehberimize ulaşmak istiyor diye o yazılımı yüklemekten vazgeçiyoruz? Hem de Facebook’ta kişisel bilgilerimizi rahatça paylaşmaya bu kadar alışmışken.

***

Kişisel verilerin korunmasına ilişkin sohbet, telefonuna öfkeyle bakan arkadaşımızın hiç mi hiç ilgisini çekmiyor. Onun derdi yaşadığı “dijital kâbus”tan kurtulmak.
“Facebook hesabım var ama yılda bir bakıyorum. O anlattığınız teknolojik şeyleri de öğrenmek istemiyorum. Bana akılsız bir telefon bulun arkadaşlar. Artık bu ‘fazla akıllı’ telefonu kullanmak istemiyorum” diyor.
“Yapma, etme, o kadar para verdin bu telefona” itirazlarını dinlemiyor bile.
“Geçen hafta bizim Fethi ile öğle yemeğinde Sarıyer’e gittik. Akşam işten eve döndüm. Hanım, ‘Sarıyer’de balık ha, beni de çağırsaydınız ya’ demez mi. O sırada benim cep telefonumdan bir arkadaşımızın numarasına bakıyordu” deyince, masada yeniden bir kahkaha koptu.
Meğer Sarıyer’deki yemeği herkes biliyormuş. Fethi, Facebook’ta paylaşmış.
Anlaşılan o ki dijital dünyadan kaçış yok.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları