Hikmet Çetinkaya

Elveda usta...

01 Eylül 2016 Perşembe

Yazı masamın başına Vedat Türkali’yi yazmak için oturdum...
97 yaşında yaşamını yitiren Türkali’yi nasıl anlatırım, diye düşünüyorum...
Edebiyatımızın kilometre taşlarından, sosyalist, şair bir yazardı o...
Çok genç yaşta zindanlara atılmış, hayatı mücadeleyle geçmiş, ezilenin yanında olmuş, özgürlük mücadelesi vermiş, üretken bir yazarı anlatmak gerçekten çok zor.
Haramilerin saltanatını yıkmak için çabalamış, uğraşmış, hep halkın yanında olmuş bir düşün insanı, romancı, şair.
Onu, bugün halkın yüreğine gömüyoruz...
Hüznün, iç çekişlerin, bazen umudun bazen umutsuzluğun gelgitlerinde büyür hayat ağacı.
Gözlerinizi yumarsınız...
Bir zaman dilimi içinde mahpushaneler gelir aklınıza.
Tutuklu günlerinde, aylarında, yıllarında dolunayın nasıl menekşelendiğini göremez ama hissedersiniz.
Tam o sırada bir şiir gelir aklınıza:
“Biz ki acılar döneminden
Ellerimizi kirletmeden geçtik
Direncim senin olsun

Sevgim senin olsun.”
Soluğunuz kesilir...
Başınız döner...
Acılarını sevgiyle harmanladığı yıllarda yıldızlar biriktirmişti avuçlarında Vedat Türkali.
O yıldızları dağıtırken “al halkım al senin olsun” diye haykırdı. Gönlünde yarattığı bahçeden çiçekler toplayıp dağıttı, “alın ezilen emekçi kardeşlerim, sizin olsun” diye seslendi hep...
Sabrını verdi, düşüncesini, sevgisini, yüreğini “Gar Yayınları”nı kurdukları bir başka usta yazar Rıfat Ilgaz’la birlikte...
1951’de tutuklandı 7 yıl zindanda yattı...
Işığın kilitlendiği karanlık kafesleri, yalnızlığın kelepçesini, unutulmaya kalkan bir trenin penceresinde eski istasyona bakmayı, sonsuz özgürlüğe koşan o büyük sevdayı hiç unutmadı.

***

Vedat Türkali, kendini insanlığa, temel hak ve özgürlüğe adamıştı, savaştan yana değil barıştan yanaydı...
Uzun yaşamında hiç eğilmedi, bükülmedi, hiçbir siyasal iktidara yanaşmalık yapmadı. Ülkesini, halkını, din, dil, ırk, mezhep, renk ayrımı yapmadan sevdi.
İnsana değer verdi...
Sevgisi insana ve ülkesineydi, ödün vermeden yaşadı...
Onurluydu o!
Yüreği sevgi çiçeklerinin yeşerdiği gizli bir bahçe...
Devrimciydi!
Türkali, hepimizin yüreğinde, belleğinde yer aldı...
Yaşam mavi kanatlı bir kuştu Vedat Abi için. Bir bulut, bir rüzgâr, bir ırmak. Düşleri hep umudun peşinde bir yazar.
Yıl 1977 ya da 78’di sanırım...
Aylardan eylül... Şair arkadaşım Refik Durbaş’la birlikte Bodrum’da Vedat Abi’ye uğramış gün boyu sohbet etmiştik. Onunla “Bir Gün Tek Başına” romanı üzerine konuşmuştuk...
Hayatın sularından dolaşıyorum yazımı yazarken...
Biz onu 1 Eylül Dünya Barış Günü son yolcuğuna uğurluyoruz...
Baskıya, şiddete, otoriteye, teröre, zulme başkaldıran bir devrimciyi, sosyalisti anlatmak gerçekten zor benim için.
Bir çığlık kopuyor içimden...
“Güzellik bir başka geceye salar köklerini ve başka bir günde yeniden doğar...”
O kuru umutsuzluk, tomurcuklanır bir sabah...
Her şey tekdüzedir...
Belki bu akşam deniz yıldızının parladığı bir yerde Odisseus Elitis’le Octavio Paz özgürlüğün türküsünü söylüyorlar ay ışığında.
Belki bir yıldız kayıyor o saatlerde...
Belki bir çocuk ağlıyor...
Sevgiyle dokunan bir el, bir yürek çarpıntısı, bir rüya...
Geçip gidiyor aklımdan, gözlerimden uzaklara.

***

Özgürlüğün, temel hak ve özgürlüklerin sesiydi o.
15/16 Temmuz FETÖ’cü darbe girişiminde sağlığı yerinde olsaydı, göğsünü hainlerin mermilerine karşı siper eder şöyle seslenirdi:
“İyi bir teorisyen isen, olayların akışını, tarihi ve tarihin diyalektiğini iyi biliyorsan zaman zaman bir kararma olabilir ama devamlı karanlık olamaz.
Mutlaka bir yerden ışık patlayabilir... Tarih bunu böyle gösteriyor!”
Rahat uyu mangal yürekli usta!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları