Olaylar Ve Görüşler

Nihayet Atatürk’e sahip çıkıldı!

30 Ağustos 2016 Salı

15 Temmuz darbe girişiminin belki de tek olumlu yönü, gerek iktidar yetkilileri gerekse muhalefet liderleri tarafından, çok gecikmiş olsa bile, Atatürk’ün yeniden olumlu yönde anımsanması ve o büyük lidere sahip çıkılması olmuştur.

AKP iktidarının, Atatürk’ün “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” sözünü kısaltarak, kendi söylemleri gibi dile getirmesi ve hatta bu söylemi kamu binalarının önlerine astırması tabii ki şaşılası bir davranıştır. İktidarlarının sarsıldığı bu günlerde AKP’nin, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, çareyi yüce önderimiz Atatürk’e sarılmada bulmalarını takıyye olmadığı ve yürekten benimsendiği sürece olumlu değerlendiriyorum. Hükümet yetkilileri ve muhalefet liderleri, hâlâ Atatürk’ü “Gazi Mustafa Kemal” olarak adlandırmada diretmeyi sürdürmekte ve onun Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş bir devlet olma yolunda gerçekleştirdiği devrimleri bir türlü benimseyememekte ve özümseyememektedir. Oysa şu son günlerde Türk ulusunun başına gelenler, Atatürk Devrimini hükümetin bir türlü benimseyememiş olmasından kaynaklanmamakta mıdır? Ülkemiz bugün büyük önderimizin, “Türkiye müritlerin, şeyhlerin ve tarikatların ülkesi olmayacaktır” mealindeki sözlerinin uygulanmaması ve cemaatler ile tarikatlara yolu açan hükümetlerin bu doğrultudaki politikaları sonucunda bugünlere gelmiştir.

‘O’nu benimseyemediler!

1950’li yıllardan bu yana ülkemizde iktidara geçmiş olan hükümetler, ne yazık ki, Atatürk’ü yeterince benimseyememişler, o büyük insanın düşüncelerini ve ilkelerini algılayamamada diretmişler ve bu büyük lideri ulusumuza yanlış biçimde tanıtma yolunda çaba harcamışlardır! Bu nedenledir ki, özellikle gençlerimiz, bugün Atatürk’ümüzü gerektiği gibi gerçek nitelikleriyle tanıyamamakta; onu gerçek kimliğiyle tanıyamadığı için de, ‘O’na yeterince sahip çıkamamaktadır.

Akıl ve bilimi önermiştir

Atatürk; düşüncesi, öğretisi ve uygulamasıyla kendini dogmalara bağlayan, gelecek kuşakların o dogmalar içinde ideolojik bir eğitimle yetiştirilmesini isteyen bir önder değildir; yol gösterici olarak dogmaları değil,“akıl”ı ve “bilim”i önermiştir. Atatürk cumhuriyetçidir, ulusçudur, halkçıdır, devletçidir, laiktir ve devrimcidir. Atatürk gibi düşünmek dogmacılık değildir. Atatürk gibi düşünmek; devletimizle, ulusumuzla, toplumumuzla ve toplumumuzun bütün bireyleriyle bağımsız, çağdaş ve ulusal-devrimci olmaktır. Ulusumuzu çağdaş uluslar düzeyine yükseltmek, ülkemizi çağdaş devletler topluluğunun bir üyesi yapmak istiyorsak, hiç kuşkusuz, Atatürk gibi düşünmek zorundayız. Gönülden isterdim ki, ülkemizi yönetenler, Atatürk’ü kendilerine bir rakip olarak görmek yerine; onun yaşamını ve düşüncelerini iyice irdeleyip, onun ilkelerini savunabilselerdi! O zaman eminim, Türkiye, çağdaş uygarlığı yakalayabilir ve hatta Atatürk’ün özlemini duyduğu gibi, çağdaş uygarlığın ötesine bile geçebilirdi. Tek şart Türkiye’de iktidara gelen hükümetler, iç ve dış politikamızı yabancı devletlerin yönergeleri doğrultusunda uygulamak yerine, Atatürk’ün bizlere göstermiş olduğu yoldan ilerlemeyi benimserlerse eğer, o zaman devletimiz, aynen Atatürk döneminde olduğu gibi, uluslararası toplulukta layık olduğu itibarlı konumuna yeniden sahip olabilecektir. Ülkemizi bugün yönetenlere ve ileride yöneteceklere, Atatürk’ten korkmamalarını, onu kendilerine rakip olarak görmemelerini ve onun ilkelerini yok etme yolunda çaba harcamamalarını salık veririm, çünkü Atatürkçülük, Türk insanının kalbine ve zihnine bir daha silinmemek üzere kazılmıştır! Atatürkçü düşünceyi bizlerin kalplerinden söküp atmaya hiçbir hükümetin gücü yetmeyecektir.

Doç. Dr. HÜNER TUNCER



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları