Delilik konuşuyor!

16 Eylül 2016 Cuma

Türkiye’de işler iyice garipleşti:
Bir bankada küçük bir tasarruf hesabı olanlar bile terör örgütü veya darbeci suçlamasıyla işinden atılıyor, takibata uğruyor ama o bankadan milyonlarca dolar kredi alanlar el üstünde tutuluyor...
Bu çelişkiyi eleştiren bir gazeteciye, iktidar karşıtı görünen bir siyasal gruptan yanıt geliyor.
Örgüte övgüler düzenler, onu devletin en hassas noktalarına getirenler başköşelerde sefa sürerken edebiyatçılar, yazarlar, gazeteciler, yazı yazdıkları gazetelerin FETÖ bağlantısından dolayı gözaltına alınıyor veya “subliminal” (bilinçaltı) mesajlar verdikleri gibi garip gerekçelerle suçlanıyor...
Örgütün ikinci adamı konumunda oldukları iddia edilenler her gece ekranlarda boy gösterip topluma ışık tutuyor(!).
Şaka gibi, önce devleti FETÖ’den arındırmak için “temizlik komisyonları” kuruluyor, sonra bu “temizlik komisyonlarının” uygulamalarındaki yanlışlardan dolayı, “temizlik komisyonlarının hatalarını temizleme komisyonları” oluşturuluyor...
Bir askeri darbe kalkışması önleniyor ama sonrasında, toplum, eski darbe dönemlerini bile aşan uygulamalarla bunaltılıyor!
Bu olayları normal bir kişinin aklının ve mantığının alması pek olanaklı değil...
O nedenle ben köşemi bugün “Delilik” adlı dostuma bırakıyorum.

***

Kendi kendisini öven kişiye “budala” ve “küstah” diyenlerle hiç işim olmaz.
İlle de bir şey diyeceklerse bari deli desinler:
Çünkü Delilikten başka kim eline borazanı alıp da kendi meziyetlerinin tellalı kesilir!
Kim beni benden daha iyi betimleyebilir?
Yine de ben, şu en iyi ve en bilge yöneticilerle bile kıyaslandığımda epey alçakgönüllü olduğumu düşünüyorum...
Çünkü onlar dalkavuk bir yazarı ya da yalancı bir konuşmacıyı kiralıyor ve kendi meziyetlerini parayla köleleştirdikleri bu tetikçilerden dinliyorlar.
Oysa bu yöneticiler sadece yalan dolan duyuyorlar:
O yüzsüz dalkavuk, bu adamları tanrılara eş tuttukça...
Erdemden hiç nasibini almamış olduklarını bile bile bunları bütün erdemlerin timsali olarak gösterdikçe...
Zavallı bir kargayı ödünç tüylerle süsledikçe...
Zenciyi beyaza boyadıkça...
Sonunda da tatarcıktan bir fil yarattıkça...
Bu övgüleri dinleyen yöneticiler tavuskuşu gibi tüylerini kabartıyor, ibiklerini kaldırıyorlar!
Oysa ben halkın diline pelesenk olmuş şu atasözüne uygun hareket ediyorum:
Kimse seni övmezse sen kendini öv!

***

Ha, bu arada, insanların nankörlüklerine ya da umursamazlıklarına hayran olduğumu(!) da söylemeden geçemeyeceğim...
Yıllardır doğruları, gerçekleri yazdığım, söylediğim halde, biri çıkıp da Deliliğin meziyetlerine şöyle tumturaklı bir methiye düzmemiş.
Bu nedenle bunu ben kendim için yapıyorum...
Ayrıca bu yazıyı dehamı göstermek için kurguladığımı düşünmenizi de istemem...
Esas olarak Çiğdem Dürüşken’in, Kabalcı tarafından yayımlanan Erasmus’un “Deliliğe Övgü” çevirisinden, o metni perişan etme bahasına yararlandım!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları