Türkiye’de büyüyen, gelişen ana bir şeyler var, ama ne?

20 Eylül 2016 Salı

Camiler göğü deler, yüksek teknoloji yerlerde sürüklenirken...

Ne diyor iktidar sahipleri sık sık: Avrupa’nın zengin büyükleri yılda yüzde bir veya sıfır büyüme ile yetiniyorlar, biz ise yüzde 3-4 büyüyoruz...
Ülkenin gelişmesini, zenginleşmesini, refahın artmasını kim istemez?
Ama iktidar sahipleri bunu beceremedikleri zaman da kendilerinden beklenen doğru şeyler söylemektir. Mesela, “yüzde 3-4 büyüyoruz ama adam başına milli gelirimiz artmıyor, hatta düşüyor..” demelisiniz. Ekonomi geriliyor! İnşaat ile gidebileceğiniz sınırlara 4-5 yıl önce vardınız, oradan bir zenginlik- büyüme yaratmaya çalışıyorsunuz, ama boşuna kürek çekiyorsunuz. Aşağıda son 6 yıllık iktidar fotoğrafı var; Kişi Başı Milli Gelir ve Gayri Safi Yurtiçi Hasıla. (*)

Yüzde 3-5 büyüyorsunuz ama kişi başı milli gelir yoksullaşıyor (Siz hâlâ 5 çocuk yapın diye öğütleyin).
Hesap kitap ve sonuç şu: Türkiye bugün 400 milyar dolar borçlu olarak bugünkü büyüklüğe ulaştı. Türkiye bir ‘yoksulluk tuzağı’nda. Bunu nasıl aşacaksınız?
Mesela, neden Türkiye’nin aşağıdaki tablosundan bahsetmiyorsunuz ve Türkiye’nin refah artışının ancak bu tablonun geliştirilmesine bağlı olduğunu söylemiyor ve bir kurtuluş mücadelesine çağrı yapmıyorsunuz? (Bilimi, eğitimin ilk kademesinden itibaren geliştirmek zorunda olduğunuz için mi?)

Kaynak: OECD veri tabanı. Türkiye için veriler 2008, diğer ülkeler için 2009 yılına ait. Fakat Türkiye için değişen bir durum olmadığına inanın.
Tablo, büyük değer üretemeyen, ileri-yüksek teknolojik bir yapıya hiç sahip olmayan, düşük teknolojilerle idare etmeye çalışan bir ekonomi yapısı ve iktidarın da bu durumu değiştirecek bir politika izlemediğini gösteriyor.
Ama, Büyük Türkiye propagandasından geçilmiyor. Yukarıdaki tablo, büyük mü küçük mü olduğumuzu gösteriyor.

Büyüyen cami sayısı ve nüfus
Ama büyüyen başka bir şey var (nüfusun yanı sıra): “10 yılda 8.985 minare göğe yükseldi.” Hürriyet bu başlığı övünerek mi atmış yoksa cami sayısı ile uzaya gidiyoruz mu demek istemiş, bilemedim!
Diyanet açıklamış. Onların derdi, başka bir şey olabilir mi? Gelişemeyen bir Türkiye’de kendi varlıklarının büyüyeceğini mi düşünüyorlar?
Biz yüksek teknoloji üretimi neden artmıyor diye soruşturuyoruz, bunun nedenini bir başka haberde daha görüyoruz: Işık Kansu, geçen günkü yazısında Eğitim-İş’in araştırmasına yer vermişti: 2012-2013’te 1099 olan imam hatip ortaokullarının sayısı bu yıl iki kat artarak 1900’ü aşmış. Milletin okullarını zorla imam hatipleştirme politikasıyla, ülkeyi daha çok Ortadoğulaştırıyorlar.

İnsan eksik doğan canlı
Türk Toplumu zamanın ve dünyanın neresinde?” başlıklı yazıyı okurken (**) ilginç bir söz buluyorum: İnsan eksik doğan bir canlıdır: Bu eksikliğini eğitimle tamamlar Van Bolk.
Acaba, temel sorunumuz sakın bu eğitimin çağdaşlık eksikliğinden kaynaklanıyor olmasın? Tabii iktidardakileri de kastediyorum... Yazının sahibi Halil İbrahim Ülker sorular sorarak ve “hayatı basitleştirmişiz” diyerek, “yeterince eğitilmemiş insanların bu küre üzerinde yaşayabilmeleri ciddi şekilde zorlaşmaktadır” diyor.
Bu saptamayı şöyle genişletelim: Çağdaş, doğaya ve insana dost üretim ve teknolojilere geçemeyen ülkelerin varolma, bağımsız ve özgür olma şansları hiç olmayacaktır. İmam hatip okulları, dini eğitim ve göğü delen cami inşaatlarıyla gideceğiniz bir yer yoktur.
Ne yapacağız?
DIŞ POLİTİKA NOTU: ABD, Suriye’yi vurdu. Hata yaptıklarını söylediklerine mi inanacağız? Bu Suriye’yi parçalama niyetlerinin (CIA Başkanı’nın açıklaması) dışavurumu ve mesajıdır. Anımsatayım: Bizim gemilerimizi de Ege’de vurmuşlardı, tabii kaza ile...

                                             

 

(*) Raif Bakova, Herkese Bilim Teknoloji, sayı 25, 16 Eylül 2016 “Neden hepsinin birer ‘Tarık Akan Okulu’ yok.” (**) Herkese Bİlim Teknoloji, sayı 25.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları