Milli iradeymiş...

24 Eylül 2016 Cumartesi

Zafer Bayramı’nı, Cumhuriyet Bayramı’nı yok sayacaksın, 23 Nisan’ı,19 Mayıs’ı unutturacaksın. Okulları, 15 Temmuz broşürleri, belgeselleri ve dersleri ile açacaksın.
Neymiş? 15 Temmuz milli irade günüymüş.
15 Temmuz, onlara göre öyle.
Bize göre de “besle kargayı, oysun gözünü” günü.
Meclis’i bombalayan, üstlerine bile bile salınan insanları kurşunlayan, ulusal orduyu tasfiye eden, her türlü karanlık işi çeviren yobazlık örgütü casusluk cemaatini iktidar ortağı olarak kucaklarında besleyip büyütenlerin günü.

Heder olan eğitim
Geçen hafta bu köşede, sanki bu topraklarda aydınlanmacı Cumhuriyet devrimi hiç yaşanmamış gibi eğitim alanının nasıl imamlaştırıldığının ve gericileştirildiğinin somut örneklerine değinmemiz üzerine epey okur mektubu geldi.
Bunlardan biri, laik Cumhuriyet okullarının imamlaştırılmasının ne gibi sonuçlar doğurduğuna değiniyordu:
“Yabancı bir ülkenin sınavlı bursunu kazanan çocuğum, oradaki eğitimini sürdürmek için benden Türkiye’de okuduğu liseden ‘mezuniyetini gösterir belge’ istedi. Okula gittim. Çocuğumun okuduğu süper lisenin adı ‘imam hatip’ olmuştu. Okul yetkililerine durumu aktardım. Kayıt defterine baktılar ve yabancı dil ağırlıklı süper lise mezuniyet notunun en yüksek not olduğunu gördüler ve ‘Yurtdışı başarısı boşuna değilmiş’ dediler. Ancak diploma mezuniyet notunu yazacakları antetli belgede, mezun olduğu süper lisenin değil, imam hatip okulunun adı yazıyordu. ‘Yabancı, böyle bir belgeyi eline alsa, okul adları farklı diye belgeye inanmaz’ dedim. Üstelik, sosyal paylaşım sitelerindeki ‘gördüğü eğitim’ kategorisine mezun olduğu okulun adını yazsanız, orada bile sistem eski okulun adını tanımıyor...”
Şimdi, denklik arayan yurtdışındaki eğitim kurumu, o çocuğa “Sen imam okulunu bitirmişsin. Bilimsel çalışma için yeterli değilsin” derse ne olacak?
O çocuğun emeği, Bilal Erdoğan’ın “1 milyon imam hatipli” dayatmasına heder mi edilecek?

Mıy mıy
Karşıdevrimde adım adım ilerlediler, adım adım.
Cumhuriyet kurulduğundan bu yana hep gedik açmak için hazırdılar. Ne zaman Cumhuriyet ilkelerini korumakla yükümlendirilmiş CHP görev ve sorumluluklarından ödün verdi, o zaman başarılı oldular.
Örneğin, 1945 sonrası.
Bugün de karşıdevrimde başarının doruk noktasındalar.
Çünkü CHP’nin başındaki Kemal Kılıçdaroğlu, yeterli direnci göstermiyor, tam tersine AKP’nin uygulamalarında uzlaşıya gidiyor.
Anımsayınız, Meclis’e türban sokulduğunda, Kemal Kılıçdaroğlu, Şafak Pavey’i kürsüye çıkartıp içinde hiç “laiklik” sözü geçmeyen soyut bir konuşma yaptırmıştı.

Ne oldu?
Meclis’te türbandan, şortlu genç kıza uçan tekmeye geldik!
Düşünün; CHP, ana muhalefet partisi olarak gerçekten dirençli olsa, TBMM Milli Saraylar tarafından “Doğumunun 174. Yılında Sultan II. Abdülhamid ve Dönemi Uluslararası Sempozyumu” düzenlenebilir mi?
Düzenlenebiliyor, çünkü okurumuz İhsan Erdem’in ifadesiyle ortada bir “mıy mıy mutemet muhalefet” var.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları