Artvin doğa sevdasıdır!

26 Eylül 2016 Pazartesi

AKP iktidarının doğaya bakışı, yalnız ve ancak ısrarlı düşmanlık olarak adlandırılabilir. Ülke doğasının daha fazla kazanç amacıyla talanından, yıkımından Doğu Karadeniz ve özellikle de Artvin ili payını fazlasıyla alıyor.
Artvin halkının Cerattepe çilesi, dile kolay, çeyrek yüzyıldır bitmek bilmiyor.

İnsan-doğa bütünlüğü
İç içe geçmiş dağ silsilelerinin kıvrımlarından; bunları ağaçlarıyla taçlandıran yüksek tepelerden; yamaçlardan akan berrak pınarlardan; içlerinde içilebilecek nitelikte suların kıvrıldığı derin vadilerden oluşan Artvin’in doğası, insan yaşamı için olağandışı zorluklarla doludur. Ancak o zorlu doğa, aynı zamanda yaşamın ta kendisidir. Doğa, Artvin halkının az bulunur uyanıklığının ve bilinçlenmesinin; her alandaki olağanüstü duyarlılığının; çok boyutlu yaratıcılığının kaynağı ve sağ kalmak için sımsıkı sarılmak zorunda olduğu gerçek anasıdır.
Yıllardır Artvin insanı, tam anlamıyla yaşam savaşı veriyor; onsuz yaşayamayacağını bildiğinden, doğasını tam bir kararlılıkla korumak ve yaşatmak istiyor. Hiçbir çekince göstermeden söylenmeli ki Cerattepe’de de yok edilmek istenen sadece doğa değildir; insandır!
Doğasının korunması için verilen savaşımlarda çoğu zaman Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan ve avukat Bedrettin Kalın’ın adlarının öne çıkması yanıltıcı olmasın; bu savaşımda 70 dernek, oda ve diğer kuruluşlar; onlarca avukat ve diğer gönüllüler, çok büyük bir özveriyle yer alıyor. Aslında, kent nüfusu 25 bin; toplam nüfusu da yaklaşık 164 bin olan Artvin halkının tamamı, Artvin’den göç etmiş ve illerini memleket diye ananlar, diğer Artvin âşıkları, binlercesiyle, ülkede hukukun bilinen durumuna aldırmaksızın hep birlikte hukuk savaşı veriyor.
Bu halk, buzul çağından kalma, doğal yaşlı denilen ormanları; onların barındırdığı binlerce tür canlıları ve bu nedenle uluslararası 200 koruma altındaki noktadan biri olan o varlığını, yağmur, kar demeden gerektiğinde yüzlercesi bir araya gelerek yaklaşık on ay gibi bir süre geceli-gündüzlü nöbet tutarak korumaya çalışıyor.
Bir bütün olan Artvin halkı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın 2009/7 sayılı genelgesine göre hazırlanmış olan çoğu bilimsellikten uzak ÇED raporlarının ve onlara dayalı ihalelerin iptalini sağlıyor. (Cerattepe ile ilgili hukuk savaşımının bilimsel ve teknik ayrıntıları için bkz. Cerattepe’de kırılan adalet terazisi; İbrahim Ö. Kaboğlu, Birgün 22 Eylül)
Yıllar süren hukuk savaşı önce sonuç verir gibi oluyor; bilim insanlarının hazırladığı bilirkişi raporu çok açık olarak burada madencilik yapılamaz diyor; halkın direnci karşısında iki şirket çekip gitmek zorunda kalıyor. Ancak, AKP’nin elindeki devlet gücünü arkasına alan bir şirket, Artvin’in doğa-insan bütünlüğünü ezmekte ısrar ediyor.

Hain aramayın!
Geçen yıllarda bir partinin genel başkanı olarak geldiği Artvin’de halkın doğaya sahip çıkmasını, siz vatanı savunuyorsunuz sözleriyle öven şimdiki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya bağlı güçler yasakçılık yapıyor; halkın, açtığı davaların duruşmalarını izlemesine bile olanak tanımıyor. Yer yer şiddete varan devlet baskıları, sermayenin kimi beslemelerinin bu insanlara vatan haini diye saldırmalarıyla tamamlanıyor.
Artvin halkı doğasıyla yaşamak; onu Türkiye ve tüm dünya için yaşatmak ve gelecek kuşaklara taşımak istiyor. Bundan sana ne, demeyin. Bu, hepimizin sorunu; kaldı ki yalnızca birkaç kilometre daha doğuda doğmuş olsaydım ben de Artvin kökenli olacaktım.
Artvin’in halkının doğa sevdası ve sevdasının doğası, çıkarılacak her türlü madenden çok daha değerlidir; korunmalıdır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları