Bütün Ayları Isıtan Haziran

28 Eylül 2016 Çarşamba

Kanlı darbe girişimi ile zirveye çıkan kavga tüm hızıyla sürüyor. Kavga darbeci Gülen Cemaati ile eski ortak AKP arasındadır. İktidarını korumayı başaran AKP şimdi korkunun da etkisiyle yığınsal bir “temizlik” harekâtı yürütüyor. “Değdi değmedi” mantığıyla on binlerce kişiyi kamudan kovuyor, cemaatle ilişkisini saptayabildiklerini ya da kuşkulandıklarını tutukluyor. Sayıları binleri geçti. Sürecektir. Tehlike, Cemaat’e kapıları açanın bizzat AKP’nin kendisi olmasında yatıyor. Açılan kapılardan giren Cemaat üyelerinin kolaylıkla devlete ve partiye “sızabildikleri” besbelli.

***

Bu bir durum saptaması. Ama bu kadar değildir. Kavganın her iki tarafı da Türkiye’yi bir din devletine dönüştürme konusunda farklı düşünmüyorlar. İdeolojik ortaklıklarında kimilerinin, -örneğin TV kanallarında boy gösteren Havuz medyasına dehşetengiz açıklamalar yapanların- sandığı gibi herhangi bir farklılaşma, umdukları gibi “AKP’nin Kemalistleşmesi” söz konusu değildir. Kavganın, ideolojik ortaklıkları değişmeyen taraflar arasında gerçekten kıyasıya bir iktidar kavgası olduğu artık su götürmez gerçektir.

***

Kavganın muzafferi kazandığı zaferle, ele geçen “fırsatla” bir yandan tehlikeli ortağını tümüyle etkisizleştirmeye çabalarken, OHAL marifetiyle devleti dönüştürmeyi yani asıl hasımlarını dize getirmeyi planlıyor. Bunun için karşısına çıkan “fırsatı” kullanma, laikliğin direnç noktalarını ortadan kaldırmaya yöneldi. O bir yandan iktidarına göz diken eski ortağı tepelerken, asıl hasımlarını unutmuyor. Laikliği savunanları şiddetle bastırmaya niyetlenmesinin nedeni budur. Biliyor ki, gerçek tehlike laikliği savunanların tükenmez inadıdır. Eski ortak tehlikeliydi evet, ama sonuçta bir iç iktidar kavgasıydı. Asıl tehlike, planları, projeleri bozmaya niyetli olanlardan geliyor.

***

AKP bu nedenle iktidar kavgasını hızla sonuçlandırmak, asıl amaca odaklanmak istiyor. Bunun için de Hazirancıların, laikliği ödünsüz savunanların ayağa kalkmasını, sokağa çıkmasını önlemeye çalışıyor. Bunu başarabilir mi? Zor olduğunu o da biliyor. Çünkü Türkiye’de laiklik AKP’nin sandığından çok daha büyük bir kitlenin, birbirinden farklı düşünseler de çok geniş kesimlerin ortak ülküsü, ortak gereksinimidir. Evet çok hırpalandı, liberal destekle orasından burasından tırtıklandı, akılla, aklın özgürlüğüyle bağı koparılmak, din - devlet ilişkisine indirgenmek istendi. Yoğun çabaya karşın kesin sonuç alınamamamış, Türkiye bir din devletine dönüştürülememiştir.

***

Bunun için hırçınlaşıyor, laiklik savunucularını sindirmeye yasal bir partinin HTKP’nin Başkanını Erkan Baş’ı ve öteki Hazirancıları yerlerde sürüklemeyi göze alıyorlar. Gerçek niyet terörle mücadelenin hukukla olmayacağına herkesi inandırmak, muhalefeti terörist ilan ederek susturmaktır. Bu niyeti boşa çıkarmak da laiklik savunucularının, eşitlik, özgürlük isteyenlerin işi olmalı. Çokturlar; AKP’nin tahminlerinin ötesindedirler. Yalnızca sokakta, meydanda değil, özgür aklın kendini ifade edebileceği her yerdedirler. Laikliğin savunulması bugün yurtseverliğin, göstermelik olmayan demokrasinin savunulmasının mihenk taşıdır.
Haziran sıcak Gezi günlerinin AKP’yi ürküten gölgesiydi; şimdi bütün aylara yayılmış laiklik mücadelesinin, direnişin adıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları