Hikmet Çetinkaya

Cemaatten FETÖ’ye: Bilinen süreç

29 Eylül 2016 Perşembe

15/16 Temmuz kanlı bir darbe girişimidir...
Gözü dönmüş FETÖ’cüler devletin olanaklarından yararlanarak bu kanlı darbe planlarını gözlerimizin içine baka baka hazırlayıp hayata geçirmek istemişler ancak başarılı olamamışlardır.
14 Mart 1998 tarihinde “Tehlike” başlıklı yazımda Fethullahçıların devletin kılcal damarlarına nasıl girdiklerini açık bir biçimde yazmıştım.
Arşivden çıkardığım yazıma şu soruyla başlıyorum:
“Fethullahçıların amacı ne?”
Ve devam ediyorum:
“Devleti ele geçirmek!”
1998 yılında devletin istihbarat birimlerinin hazırladığı rapordan alıntı yaparak sürdürüyorum yazımı:
“Fethullahçılar, örgütlenme ve faaliyetleriyle ‘devlet içinde devlet’ özelliği göstermekte, cemaatin okulları Milli Eğitim’e alternatif bir anlayışla yönetilmektedir. Bu okullarda görev yapacak yöneticiler ve tüm personel cemaat tarafından atanmakta, maaşları kendi kıstaslarına göre belirlenmektedir.
...
Fethullahçıların tek amacı vardır...
Laik demokratik Cumhuriyeti yıkıp ABD ve İngiltere desteğinde şeriat devleti kurmak...

...
Fethullahçılar, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sızma girişimlerini planlı, programlı, sinsi ve yanıltmacı bir biçimde sürdürmekte, çalışmalarının önünde engel olarak TSK’yi görmektedir.
Bu bakımdan orduyu ele geçirmek amacıyla sızma girişimlerine sessiz ve derinden devam etmektedir.
TSK’de etkinliğe kavuşabilmek için yeni projeler üretmeye başlamışlardır...”

***

18 yıl önce yazdığım yazı uzun olduğu için kimi bölümlerini çıkarıyorum...
İstihbarat raporlarında dikkat çekici bir başka bölüm daha var...
O da şu:
“Bu çerçevede askeri okullarda okuyan öğrenciler öncelikli hedef olarak belirlenmiş. Kültür düzeyi yüksek cemaat mensubu ve türban takmayan kızların askeri okullardaki öğrencilerle tanışmaları ve evlenmelerinin sağlanabilmesi için gerekli vasatı oluşturacak bir yapılanmaya gidilmiştir.
Anılan kesim tarafından, bu yöntemle 5-7 yıl arası bir sürede Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde cemaat olarak söz sahibi bir konuma gelebilecekleri biçimde değerlendirmeler yapılmaktadır.”
Fethullah Gülen’in polise sızması aynı raporda şöyle yer almış:
“Fethullahçılar, polis kolejlerine öğrenci sokmak, öğretim üyelerini özel olarak seçtirmek, cemaate bağlı polislerin daha öğrencilik yıllarından itibaren beyinlerini yıkayarak emniyet teşkilatında oldukça etkin hale gelmişlerdir.”
Raporda, Fethullah Gülen’in asker-polis güç dengesini kurmak için bu yolu seçtiği belirtiliyor...
Bu yöntem 70’li yıllarda okullarla başlıyor, 80’li, 90’lı yıllarda polis, TSK ve yargıda ivme kazanmaya başlıyor...
FETÖ’yü salt AKP değil, 40 yıllık süreçteki tüm siyasal iktidarlar destekliyor...
Elbet kumpas davalarıyla birlikte bu yükseliş AKP iktidarı sürecinde hız kazanıyor yargı, polis, TSK ve eğitimde...
Bu sinsi örgütlenmede başta ABD olmak üzere, İngiltere, Almanya gibi AB ülkelerinin büyük payı var.

***

12 Eylül 1980’de darbeyi yaşadık, 28 Şubat’ta darbe kokan bir müdahaleyi, 27 Nisan’da e-muhtıra yani gözdağını...
15/16 Temmuz’da halkımız Fethullahçı darbe girişimini kündeye getirdi bu kez.
Ne darbeleri unuttuk ne de savunduk bugüne dek...
Laiklik temelinde demokrasiyi, temel hak ve özgürlüğü savunuyoruz, ezenin değil ezilenin yanında duruyoruz, çünkü yurtseveriz.
HTKP Genel Başkanı Erkan Baş’ı yerlerde sürükleyenleri kınıyoruz...
Onun için “darbeye hayır, demokrasiye evet” diye haykırıyoruz...
Darbelere karşı en etkili silah, demokrasi, laiklik ve özgürlüklerdir.
Darbeyi önledik önlemesine 15/16 Temmuz’da, ama demokrasiyi yaşam biçimine dönüştüremiyoruz bir türlü...
Neden?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları