‘Erdoğan’a Alışmak...’

16 Nisan 2014 Çarşamba

Batı, Türkiye Analizlerini Güncelliyor!

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, çok zor koşullar altında girdiği 30 Mart seçimlerinde yüzde 45 civarında oy alması, Türkiye’yi yakından izleyen yabancıların tahminlerini de önemli ölçüde etkilemiş gözüküyor. Son günlerde görüştüğümüz Atlantik’in iki yakasından yabancı diplomatlar, 30 Mart seçimleri öncesi soğuk baktıkları “Cumhurbaşkanlığındaki Erdoğan” fikrine kendilerini hazırlamaya, başkentlerine bu yönde değerlendirmeler göndermeye başlamışlar bile...

‘İki dönem Köşk’te kalır’
Önce Washington’a giden raporlardaki değişime bakalım:
- Erdoğan çok büyük olasılıkla Cumhurbaşkanlığı adaylığına soyunacak. Kazanırsa, ikinci bir dönem daha bu görevde kalması çok muhtemel.
- Erdoğan’ın 10 yıl daha Türk siyasetinde etkin biçimde var olacağı fikrine herkes kendini alıştırmalı.

İsrail ile anlaşma an meselesi
- Dış politikada Türkiye’nin pozisyonunu belirleyecek nihai aktörlerin başında yine Erdoğan gelecek.
- İkili meselelerin çözümü için “Erdoğan’sız Türkiye” bekleyenler, bu planlarını gözden geçirme ihtiyacı hissedecek. Bu çerçevede İsrail, çok kısa sürede AKP hükümeti ile hazır olan normalleşme anlaşmasını imzalayabilir.

Kıbrıs’ta taviz beklentisi
- Kıbrıs’ta kalıcı çözüm olmasa bile bazı güven artırıcı önlemlerin atılmasında Erdoğan karar verici olacak.
- Çözüm sürecinde de Kürtlerin en büyük umudu Erdoğan olmaya devam edecek.

AB kapıyı kapatmayacak
Avrupa kanadındaki son değerlendirmelere gelince:
- Türkiye’de otoriterleşme eğilimlerinden kaygılıyız. Ancak Türkiye’ye kapıları kapamak bu eğilimleri daha da güçlendirir, demokrasi yanlılarını yalnız bırakabilir.
- Bu yüzden AKP hükümetini yeniden AB reformlarına başlaması için teşvik etmeye devam edeceğiz.
- Kıbrıs ve Kürt sorununun çözümünde tek belirleyici yine Erdoğan olacak.

Ama Abdullah Gül de olsun
Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı fikrini -piyasa tabiriyle- “satın alan” uluslararası kamuoyunun asıl merakı, Başbakanlık koltuğuna kimin oturacağı. Bu konuda özellikle AKP dışındaki iç ve dış çevrelerdeki beklenti, şu andaki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün partinin ve hükümetin başına geçmesi.
TÜSİAD’ın yarın yapılacak YİK toplantısına Gül’ün onur onuğu olarak çağrılması da bunun bir işareti. Hükümet ile görüşen Twitter yöneticilerinin Çankaya Köşkü’ne de uğrama ihtiyacı hissetmesi de bunun işareti... Benzer sinyalleri, önümüzdeki biriki aylık süreç içinde çok daha sık görürsek kimse şaşırmamalı.

Gül ve Erdoğan farkı
Dışarıdan bakanlar iki siyasetçi arasındaki temel farkları şöyle sıralıyorlar:
- Gül, atacağı adımlar öngörülebilir bir devlet adamı. Erdoğan ise fevri ve sürprizlerle dolu bir siyasetçi.
- Erdoğan, sert ve çatışmacı üslubu ile kazanıyor. Gül ise diyalogcu yanı nedeniyle beğeniliyor.
- Gül, ABD ve AB başta olmak üzere Batı kurumlarıyla yakın ilişkiden yana. Erdoğan ise ABD ve Rusya gibi büyük devletlerle ilişkileri iyi tutarken, Ortadoğu bölgesinde liderlik hevesinde.
- Gül, farklı kesimlerle de iletişim kurabilir ve çalışabilir. Erdoğan, partili isimleri tercih ediyor.
- Gül’ün önceliği piyasalar. Erdoğan’ın önceliği seçim sandığı.

***

Dışarıdan Türkiye’yi izleyenler bu iki zıt kişiliğin birbirini tamamlayacağını düşünerek Putin - Medvedev formülü” olarak da adlandırılan, “Erdoğan cumhurbaşkanı, Gül başbakan” modelinin hayata geçirilebileceğine inanıyor.
Ancak bize göre bu modelin önündeki en büyük engel bizzat Erdoğan’ın kendisi. Erdoğan Köşk’e çıkması halinde ya partili cumhurbaşkanı diye ifade ettiği kafasındaki başkanlık sistemine geçişi deneyecek ya da ipleri elinden bırakmayarak Cumhurbaşkanlığı’nın anayasada belirtilen yetkilerini sonuna kadar zorlayacak. AKP içinde ve AKP’ye yakın çevrelerde, hiç de azımsanmayacak büyüklükte bir kitle de Erdoğan’ın rolünü zayıflatacak modellere sıcak bakmıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları