Beyin göçerse!

10 Ekim 2016 Pazartesi

İçinden geçilmekte olan OHAL döneminde giderek yoğunlaşan bir uygulamayla suçlu oldukları kanıtlanmamış binlerce eğitilmiş çalışan işlerinden uzaklaştırılıyor.
Ülkenin işgücünün büyük nitelik kaybı ve bunun doğuracağı ekonomik kayıplara ek olarak bu süreçte yaşanan hukuksuzluklar; insan yıkımları ve bunların yansımaları çok derin bireysel ve toplumsal yaralar açıyor.
Yaşananların çok daha olumsuz ve kalıcı etkisi beyin göçünü tetiklemesi, yani ülkenin eğitilmiş insan gücünün yitirilmesine neden olmasıdır.
Özellikle bilim insanları ve öğrenciler kitlesel olarak Türkiye’yi terk ediyor.

Nereden?
Türkiye 1930’lu yıllarda toplam sayıları yüze yaklaşan, Nazi Almanya’sından ayrılmak zorunda kalan bilim insanlarının göç ettiği ülkedir.
İlginçtir, A. Einstein bu sürece Türkiye hükümetine yazdığı bir yazıyla aracılık etmiştir. Hemen her bilim dalında dünyaca önde gelen bilim insanları, Türkiye’ye akın etmiş; üniversitelerinde görev almış; yetiştirdikleri öğrenciler, yaptıkları bilimsel araştırma; yayın ve konferanslarla bu ülkede bilimsel bilginin gelişmesine büyük katkılar yapmıştır.
O yıllarda beyin göçü Türkiye’ye doğrudur; neden? Çünkü Türkiye’de bilimsel çalışma özgürlüğü ortamı vardır; o yılların Türkiye’si, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nin önyüzünde işlendiği gibi bilime verdiği önem bakımından gelişmiş ülkedir.
O yıllarda ülkenin bulunduğu yere bakar mısınız?

Nereye?
Geçen hafta yayımlanan bir derleme habere göre Türkiye üniversitelerinden 743’ü bilim insanı, 210’u da destek çalışanı olmak üzere toplam 953 kişi uzaklaştırılmış bulunuyor. (Bianet, 5 Ekim)
Şurası bir gerçektir ki, içlerinde barış isteyenler de bulunan bu bilim insanlarının tamamına yakını yalnızca düşünceleri nedeniyle işlerinden kovulmuşlardır.
Burada birkaç noktanın altı çizilmelidir.
Önce, bir kişi de olsa bir bilim insanı yalnızca düşüncesi nedeniyle işinden kovuluyorsa bu kayıp niteliksel olarak önemlidir; çok yönlüdür; bilim insanının, kendisi için de, öğrencileri ve kurumu için de, toplumu için de bir büyük kayıptır ve birikimli yıkımdır.
Öğrencilerin öğretim üyesi eksikliği nedeniyle yaşayacakları ağır ve kalıcı kayıplar; ülkenin bilimsel gelişmesinin alacağı ağır yara; ülke ekonomisinin kısa ve uzun dönemli sayısal ne niteliksel kayıpları ve toplumsal yaşamın sürükleneceği kalite düşüşleri hiçbir hesaba vurulamayacak kadar büyüktür.
Sonra, İngiltere’de yayımlanan Financial Times (28 Eylül), Türkiye’de bilim insanlarının işine son vermeler beyin göçünü yoğunlaştırıyor; daha çok öğrenci yurtdışına gitmeye bakıyor; Bilim İnsanı Kurtarma Fonu (Scholar Rescue Fund) gibi yardım kuruluşlarına Türkiye’den başvurular artıyor dedikten sonra, 93 üniversiteden 2 bin 350 bilim insanının uzaklaştırıldığını belirtiyor ve genç, eğitimli ve varlıklı Türklerin, ülkelerini bir daha geri dönmemek üzere terk etmekte olduğunu vurguluyor.
Daha korkuncu ve bu ülke için utanç verici olanı, yazıda, Nazi Almanya’sına benzer bir bilim insanı kaçışından söz edilmesidir.
Ülkenin getirildiği yere bakar mısınız?
Unutulmamalı; beyin göçerse ülke de göçer!

Himmet Şahin
Geçen hafta ODTÜ Mezunları Derneği Genel Başkanı Himmet Şahin’i sonsuzluğa uğurladık.
Şahin, mezunların örgütlenmesi yoluyla ODTÜ’nün özgürlükçü bilimsel çalışma ortamının güçlendirilmesinde ve korunmasında; bilimin, eğitimin tüm basamaklarını kapsamasına ve yaşamın her alanında kültür ve sanatla birleşerek egemen olmasında; toplumsallaşmasında ve toplumsal duyarlılığının artmasında unutulmaz ve örnek katkılar yaptı. Işıklar içinde olsun. Eşi Şule’nin, sevenlerinin ve ODTÜ topluluğunun başı sağ olsun!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları