Savaş şarkılarıyla?

24 Ekim 2016 Pazartesi

AKP iktidarı Musul’da yaşanmakta olan çokuluslu savaşa katılmak için akıl almaz bir çaba harcıyor; can atıyor.
Cumhurbaşkanı başı çekiyor; CHP Genel Başkanı masada yer almazsak üzülürüz diyor; dış işlerinden sorumlu yardımcısı ve MHP Genel Başkanı daha fazlasını istiyor. Kısaca AKP, CHP ve MHP üçlüsü el ele tutuşuyor ve Musul konusunda savaşkan bir ortaklıkta birleşiyor.
Böylece Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına daha çok çekecek olan çok büyük ve tarihsel bir yanlışa imza atılıyor.

Ülke çok kötü yönetilirken
Bu ülkenin başta Güneydoğusu olmak üzere yıllardır yaşadığı can ve mal güvenliği sorunu son zamanlarda artan şehit ve yaralı sayılarının da kanıtladığı gibi iyice ağırlaşmış bulunuyor.
Başkent Ankara’da güvenliği sağlamaya artık OHAL de yetmiyor. Ankara Valiliği hak ve özgürlük alanını daha da daraltıyor. 29 Ekim ve 10 Kasım’ı kapsayacak biçimde 30 Kasım’a kadar toplantı ve yürüyüş yasağı koyuyor.
Ülkesinin başkentinin can ve mal güvenliğini OHAL ile bile koruyamayan ve ek önlemler alan iktidar Musul’da birilerinin can ve mal güvenliğini mi koruyacak? Bu önemli soru sorulamıyor.
Savaş, varsa yoksa başkanlık dışında kalan sorunları unutturuyor. Ülke eğitimini iyice çökerten AKP, bu konudaki toplumsal istemlere, geçen hafta yaptığı gibi kulaklarını tamamıyla tıkıyor; duyarsız davranabiliyor.
Bu hafta açıklanan istatistikler son bir yılda işsizlik oranının yaklaşık bir puan artarak yüzde 10.7’ye çıktığını gösteriyor. 15-24 yaş gençten iş arayan her beş gençten biri işsizdir; kadınlarda bu oran dörtte bire çıkıyor. Bundan büyük toplumsal kayıp olur mu sorusu ise gündeme gelemiyor.

Küresel oyuncu olmak kolay mı?
Küresel oyuncu olmak için her şeyden önce kendi evinizi çok iyi yöneteceksiniz; diğer küresel oyuncuların ve onları değerlendiren basın, yayın, bilim, kültür dünyasında çok güçlü bir biçimde yer edineceksiniz. Küresel kamuoyu oluşturanları ey diye aşağılamayacak; değerlendirme kuruluşlarını rüşvetçi diye suçlamayacak ve dört bir yanınız faizle çalışmak zorundayken ben faiz düşmanıyım demeyeceksiniz.
Diğer oyuncular sizin sözünüzü dinlemeyi, görüş ve önerilerinizi göz önünde tutmayı zorunluluk sayacaklar.
Dahası eğer küresel oyunculuk taslayacaksanız Musul savaşına katılmak için ABD’ye yalvar yakar olmayacaksınız.
Kaldı ki, ulusal kurtuluş savaşı özelliği taşımayan her savaşın yalnızca ölüm ve yıkım getirdiği, bu nedenle de bir insanlık suçu; aynı gerekçelerle barışın bir insanlık değeri sayıldığı da biliniyor.
Sürecin daha özeli, AKP’nin savaş konusunda yedek oyuncusu olmak için çırpınan ana muhalefet partisinin içine düştüğü niteliksel tükenmişliktir.
CHP’nin 1 Mart 2003’te Türkiye’yi ABD ile birlikte Irak savaşına sokacak olan tezkerenin reddedilmesi için oy veren o zamanki ve şimdiki genel başkanları ve kimi milletvekilleri şu sırada da Meclis’tedir. Ancak, nedense sesleri çıkmıyor.
Bu durumda CHP’nin Musul tutumu, siyasal tutarlılık, kurumsal akıl, tarihsel ve toplumsal duyarlılık ve ahlak bakımından, kuşaklar boyu açıklanamayacak ve hesabı verilemeyecek bir büyük kara leke olarak, bu partinin yönetici ve milletvekillerinin boynunda asılı kalmayacak mı, sanılıyor.
Tamamlayıcı soru şudur: Bilirsiniz en vazgeçilmez arkadaşlık kavga ve savaş arkadaşlığıdır. AKP ile Musul bataklığında savaş ortağı olduktan sonra, yarın halkoylamasında başkanlığı getiren anayasa değişikliğine seçmenden hayır oyu vermesi nasıl ve hangi yüzle istenecektir?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları