‘de’ Ayrı Yazılır

24 Ekim 2016 Pazartesi

Uzunca bir süre birlikte çalışma şansına sahip olduğum başarılı genç arkadaşım Erk Acarer’in BirGün’deki köşesinin adı “de ayrı”ydı. Artık köşe adlarına kimse bakmıyor, yazarların adları hem de fotoğraflı, mümkünse renkli ve büyük veriliyor köşelerde. Çağımızın bir gereğidir. Görsellik ve hız öne çıktı. Sosyal medya aldı başını gidiyor. Yazılı basın için tehlike çanlarının çaldığı sık sık söylenir oldu. İnandırıcılığı konusunda şüpheler taşıdığım araştırmalar da yazılı basının ölümünü çoktan ilan etti. Her ne kadar satışını artıran die Zeit gibi farklı örnekler görülse de gelecek yıllar, uzun erimde bir çare, bir çıkış yolu bulunamazsa kâğıttan gazeteler için pek parlak görünmüyor.
Ama bu durum da sosyal medyanın yol yakınken eleştirilmesi gerekliliğini ortadan kaldırmamalı. Önce şu sosyal medyadan ne anladığımızı listelemekte yarar var. Herhalde Facebook’tan başlamalı. Onu Twitter izliyor. Fotoğrafın öne çıktığı Instagram; haberin, röportajın, tartışmanın öne çıktığı Periskop ve benzerleri; sesin, görüntünün, videonun kaçınılmaz adresi YouTube dışında daha pek çok olanak hızlı bir şekilde sosyal medya ailesine katılıyor. Kişisel, kurumsal internet sitelerini, gazetelerin portallarını ve kişisel blogları da özellikle unutmamalıyız. Bütün bu sosyal medya araçları geniş olanaklar sunuyor. Bir anlamda devletlerin özgürlükleri kısıtlama genel eğilimine karşı da saydamlığın, özgürlüğün, demokratikleşmenin önlenemez yükselişinin araçları bunlar. Yani yaşasın sosyal medya...
Özgürlüğün yanı sıra ve ama aynı zamanda bilgi kirliliğinin de araçları olduğunu söylersek, tüm öteki olanaklar gibi saptırmanın, provokasyonların, yargısız infazların, tekzip edilemezliğin, eğer çaresi bulunamazsa kirliliği sonsuza kadar muhafaza etmenin araçları olmak gibi olumsuz bir özelliği de var sosyal medyanın. O nedenle eleştiri oklarını somut ama hakkaniyetli bir şekilde sosyal medyaya yöneltmekten kaçınmamakta yarar var.
Sosyal medyanın yukarıda sayılan olumsuzlukları arasında medya sosyal ya da basılı eğer dille hayat bulan bir mecraysa dile verilen zararı belki de öne almalıyız. Çünkü önce söz vardı, sonra da basılı olsun olmasın söz yani harf, kelime, cümle hayata, hayatımıza anlam kazandırıyor. O zaman harfin, kelimenin, cümlenin doğru kullanımı da derdimiz olmak zorunda. Kısa yazmak, konuşmak erdemdir, diyelim ve “de ayrı yazılır” diye bitirelim bu paragrafı. Özellikle de düşünceye, araştırmaya, kısacası fikir üretmeye ağırlık veren site ve blok sahiplerinin dile, dilin gramerine, kurallarına yazılı, sözlü ya da sosyal medyada titizlik göstermesi ne güzel olurdu. Varsın “emojiler”, çizgiler, şifreli heyecanlar, şakayı ciddiyetle sunan sosyal medya mizahı dünyamızı diledikleri kadar zenginleştirsinler itirazımız olur muydu?

TCY 53. maddenin uygulanması
Eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu Cumhuriyet’te yer alan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la ilgili bir haberle ilgili eleştirilerini iletti. Eminağaoğlu önemli bir konuya değiniyor. Kimi zaman hukuk tekniği ile ilgili bilgi eksiklikleri yanlışlara yol açabiliyor. Eminağaoğlu 16 Ekim 2016 tarihinde yayımlanan Selahattin Demirtaş’a açılan bir dava ile ilgili haberin sunumunun ve içeriğinin eksik ve yanlış olduğunu belirtiyor. Özetle şöyledir:
“Konu, açılan davada Demirtaş hakkında, ayrıca TCY’nin 53’üncü maddesinin de uygulanmasının talep edildiği, bu şekilde Demirtaş’ın siyasi haklarının elinden alınacağı, muhtar bile olamayacağı yolundaki içeriktir. Haber, sanki muhatabın Demirtaş olmasından hareketle böyle bir talepte bulunduğu şeklinde hazırlanmış olup, anılan suç nedeniyle her kimin hakkında dava açılırsa açılsın TCY’nin 53’üncü maddesinin uygulanmasının talep edilmesi gerektiği hukuksal yönden tartışmasız bir durumdur. TCY’nin 53’üncü maddesi, uygulanması duruma göre talep edilen, duruma göre ise talep edilmeyen bir madde değildir. Bu madde, içeriğinde sayılan koşullarda uygulanması zorunlu olan bir maddedir. Habere konu olayda sanki uygulanması talep edilmeyebilecekken, bu maddenin uygulanmasının talep edildiği yolundaki içerik, sorumlu gazetecilik anlayışı ile bağdaşmamaktadır.”
Söz konusu haber internet sitesinde yanlış anlaşılmaya yol açabilecek bir başlıkla yer almış fakat daha sonra düzeltilmiştir. Basılı gazetede ise bu başlık kullanılmamıştır. Yine de içerik açısından yeterli açıklığın sağlanabildiği söylenemez. Demirtaş ile ilgili talebin tüm benzer durumlar için de geçerli olduğu haberde anlaşılmamakta, tersi yorumlara kapı açabilecek ifadeler haberde yer almaktadır.

Yetiştiremedik demeyin
Beşiktaş Mogaz Hentbol takımı, 15 Ekim Cumartesi, Velux EHF Şampiyonlar Ligi maçında Ukrayna ekibi HC Motor Zaporozhye’yi 23-22 yenerek gruptaki ikinci galibiyetini aldı.
Beşiktaş Sompo Japan Basketbol takımı ise 18 Ekim Salı, Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde Belçika ekibi Proximus Spirou’yu deplasmanda 92-75 yendi.
Gazetemizin ertesi günkü sayılarında bu iki maçla ilgili tek satır yoktu.
Hentbol maçı saat 19.00’da, basketbol maçı ise 21.30’da başlamıştı. Saat 21.45’te başlayan tüm UEFA Şampiyonlar Ligi maç sonuçları gazetemizde yer bulurken bu iki maçın olmaması üzdü. Saygı ve sevgilerimle... Serdar Güray  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları